Nefes kesecek kadar güzel
Aklı baştan kaçırtacak kadar özel
Bir kadındı Sophie
Gençlik ve olgunluk
Masumiyet ve cinsiyet
Göz yaşı ve tebessüm
Her şeye sahipti
Olağan bir kelimeyi bile
Öyle bir zamanlamayla kullanırdı ki
Şıppadanak aşkın içinde bulurdunuz kendinizi
Kah romantik bir masada
Kah otantik bir yatakta
Yakınında uzağında
Herkes hoşlanırdı ondan
Kimi dut gibi sevdalı
Kimi aganigi naganigi
Ama arzulanırdı bir şekilde
Tüm ilgilerin merkezindeydi
Aynı zamanda çok zekiydi Sophie
Ruhunda kırk tilki kuyruk temassız
Özgürce dolaşır idi
Anlık, saniyelik, kısa ve uzun vadeli
Stratejik planlama uzmanıydı maşallah
Köylü kentli
Akıllı cahil
Zengin fakir
Çocuk dede
Ayırt etmezdi
Gani gönüllüydü
Severdi tüm insanları
George’a aşk mektupları yazarken
Joe’ya şiir okur
Michael’le kahvaltı
Tom’la serbest stilde güreşir
Abraham’la mum ışığında dans ederdi
Yetmedi, Bernard’la pikniğe gider
Ardından Henry’ye egzotik masajını yaptırırdı
Tao’ya hürmetlerle
Bu şanslı baylar
Geçirdikleri an limitlerinde bazen dakikalar
Bazen saatler
Bazen günler
Bazen haftalarca mutlu olurlardı
Ama Sophie her an mutluydu
Tek bir lahzayı heba etmezdi
Allahı var hak da yemezdi
Adil paylaştırırdı kendini
Keşke dedim
Keşke gençliğimde rastlaşsaydım Sophie’yle
Ve o zaman yazabilseydim
Söyleyebilseydim bunları
Ben kim miyim ?
Ne fark eder ki
Ama Joe ama Michael
Ama adı henüz konulmamış birisi
Öylesine aklımda hep bu aralar
Bir Fatiha okuyup
Bir demet çiçek götüreyim istedim
Sordum soruşturdum
Mezarının yerini bilen yok
Bir mezarı var mı ?
O da meçhul
Yazık, dua edeni de yok
Ben yine de için için ediyorum
Sophie’nin seçimi
Koşulsuz mutluluktu
Zamansız
Mekansız
İsimsiz
Her daim mutluluk
Bedel ödemeden mutluluk
Oysa ki
Beleş hayat
En büyük bedeldi
MCU
NOT
Hey gidi geçen zamanlar hey
Benim elimde mey onda ney
Aklım yok nefs var koşar tey tey
Bilmedim Lucifer nasıl şey