Ve sıkışır bir köşeye insanlık…
Onu duyan kulaklar sağır,
Onu gören gözler kör,
Vicdan ehlileri suskun.!
Kuyular kazılıyor,
İçine atılıyor Yusuflar..
Meydanlar cehennem yeri,
Ateş yakmışlar, elleri kurusuca Ebu cehil’in torunları
Ne zalim idiler o Bosna Sırpları,
Ne günahı vardı ki Boşnakların..
Hiç korkmadılar mı katlederken o masum insanları?
Hiç utanmadılar mı kirletirken o körpecik kızları?
Tarih boyunca hiç değişmedi o zalimler,
Yeri gelince değişmeyi bilemediler o nasipsiz İnsancıklar!
Yalınayaklara prangalar vurarak tutsak ettiklerini sanarlar,
Bilmezler mi ki Rahman’ın gazabını, O ahmaklar!
Yer unutsa bile, gök ehli hiç unuttur mu bu vahşetleri.
Zalimler unutulmaz,
Unutursak kalbimiz kurusun!
Savaş ortasında şehit düşmeden
Bosna’lı çocuğun annesine haykırışıydı:
“Çocukları küçük kurşunlarla öldürürler değil mi anne? “
Unutulmayacaksın küçüğüm!
Ve hiç unutulamayacak Boşnak Müslümanların kanı.
Selam olsun sana Bosna,
Selam sana bilge kral Aliya..
Hüzünlü selamlar olsun,
Suskun, feryad bakışlı mazlum coğrafyalara
Kafkasya’ya
Suriye’ye
Patani’ye
Filistin’e
Mısır’a
Ve Humus’a da selam..
Vurulmuş hayallere,
Parçalanmış umutlara inat,
Zalimler için yaşasın cehennem!
Ve haykırdım içimde;
Ne çok acı yutkunuyor mazlumlar,
KAHROLSUN ŞER!
…