Hangi yelken keşfe çıkar rüzgârı
Beni umudunla tanıştır
Hangi gözyaşları sevda mührünü vurur sahile
Bilirim...''sensizliği anlatmak suya yazmak kadar zordur''
Hangi deniz mavi bakar
Ve hangi gece yıldızsız ağlar
Argınlığında esneyen kirli bir sabah
Beni gözlerinle tanıştır
İsyanın sesleri yırtar geceyi
Bıraktığın kentin ölü sokaklarındaydı saflık
Sevda çıkmazına,
Güneşi assınlar diye yazılmış ferman
Dağılmış serseri bir yalnızlığın sarp yamaçlarına
Uçurumlara mayalanmış derman
Dikenler eker yoksul bir göçebenin yoluna
Yıllarca uzaktan bakar
Beni yeniden doğuşunla tanıştır
Bu; özlemi damıtılmış sabır taşının infilakında patlayan bir tomurcuk tanesidir
Dinmeyen hangi sancının çoğalan hesapsızlığında
Ve hangi kurak toprağın "SU" diye kımıltısında
Özgürlüğü biriktiren bir yüreğin uzak tarla düşlerinde
Beni militan bir firarla tanıştır
Ağrıyan yaram,
Ama bir yanı uysal olsun
Nuru efkârım...siyah bir atın yelesine tutunur
Ay düşer geceden, zifir kusar gözlerim
Hüsranlar yağıyor alnımın çardağına
Beni damarları kuruyan bir sevincin yağmurlarıyla tanıştır
Ne yurdum belli nede adresim
Bırak! ç/ağlamasın, yatağında kalsın hüzün selim
Küllenmede ruhun sönmüş dağları
Beni sıcacık nefesinle tanıştır
Dinginliğinde kar kokusu güllerin
Kutlu bir şafak vakti
Bağrımda uğuldayan rüzgârları saçlarınla okşa
Tek çâre ellerinle
Tenime sevecen bir çocuk kokusu düğümle
***