HAYBER FIRTINASI

63 Yılın 60'Iydı,
Günler sayılı ve hicretin 7.yılı
Medine'ye 48 millik mesafede bir yer. 
Adı Hayber. 
Gün herhangi bir gün 
Sakin ve sessiz 
Ama gece gölgeler çekilince, 
Hayberliler fitne kazanına çeviri hayberi. 
Üseyr adında biri duydukları nefreti kelimelere döker, 
Muhammed üzerimize yürümeden biz Medine ye saldıralım. 
Nasıl olsa tüm Mekkeliler yanımızda, 
Onunla yurdunun ortasında çarpışalım, 
Eski ve yeni bütün hıncımızla. 
Bu fikir kabul görür hazırlık başlar hayberde. 
63 yılın 60'ydı. 
Müşrikleri kışkırtıp Medine-i yok etme planı, 
Bardağı taşıran son damla ve çatlayan sabır taşıydı. 
Bu damlanın adı Hendek savaşıydı. 
Rüzgar ekmişti hayberliler, bu yüzden fırtına biçeceklerdi. 
Fırtına kopmak üzere, 
Medine-i Münevverden nasıl çıktığını bilirsiniz Ashabın, 
Bedir'den tanırsınız bu çıkışı, Uhud'dan tanırsınız. 
Her biri bir ölüm meleği gibi, 
İşte Hz. Ali elinde resûlüllahın beyaz sancağı. 
Ordunun öncüsü Ukkaşe, 
Sağ kol kumandanı Hz. Ömer, 
En önde süzülen 200 er, 
1400 piyade dolu dizgin atlarıyla, 
Sonra peygamber hanımı ümmü seleme, 
Peygamber halası Hz. Safiyye, 
Toplam 20 hanım sahabe şefkat kanatlarıyla 
İşte bu ordu, 
Medine'den sah baya doğru akan peygamber ordusu. 
Savaşın parolası ya Mansur emit, 
Fırtına yolda. 
Hayberin önündeyiz, mevsim yaz 
Peygamber atı zari bin gölgesi düşüyor çalılıklara, 
Peygamberin gölgesi olmaz. 
Birkaç gün peygamber eşliğinde muhasara 
Ve hastalanıyor nur nebi 
Sancağı Ebû Bekir alıyor, fetih müessir olmuyor, 
Sancağı Ömer alıyor, 
Elden ele dolaşıyor peygamber sancağı 
Ama fetih gerçekleşmiyor. 
Sahabe hayberde zor durumda, 
Sahabe peygamber huzurunda 
Fahri Kâinat ashabına sesleniyor, 
Yarın sancağı öyle bir yiğide vereceğim ki; 
Allah ve Resûlü onu sever, 
Oda Allah ve resûlünü sever. 
O hayberi feth etmedikçe dönmeyecek. 
Allah fethi onun eliyle gerçekleştirecek. 
Bitmek tükenmek bilmedi o gece, 
Kimdi o yiğit 
Ashab-ı Güzin sabaha kadar düşündü durdu 
Hattaboğlu Ömer, 
O günkü kadar kumandanlığı istememiştim diyor 
Kimdi o 
Bakın işte sabah oluyor 
Karargâhın önünde Ashab 
Ve bir nur vuruyor çadırın dışına doğru 
Rasûlüllah çıkıyor. 
Ebû Bekir ve Ömer başta olmak üzere, 
Kureyş muhacirleri elini uzatıyor, 
Ensar uzatıyor elini, 
Hep sancağa talipler 
Rasûlü Ekrem'in nazarları birini arıyor 
Duyulan tek şey peygamberin suskunluğu, 
Saki nefes alsalar başlarından kuş değil, 
Göğüslerinden canları uçacak. 
Ve o mübarek dudaklarından bir soru dökülüyor, 
Ali nerde? 
Demek o yiğit ali idi 
İşte Ali zülfikârı belinde 
Sancak ak sancak 
Peygamber sancağı ali-i mürte zarın elinde 
Fırtınanın merkezinde bir yer 
Adı Hayber 
Ve fırtına iş başında 
Merhab adında biri,
Hayberlilerin en büyük savaşçısı 
Kılıcını sallayıp meydan okudu Ali'ye. 
' Cesaretin varsa karşıma çık diye ' 
Önce şairler çarpışırdı savaş meydanlarında, 
Şiirler savaşırdı. 
Söz Âlideydi; 
' Ben öyle biriyim ki annem bana Haydar ismini koymuş, 
Ben ormanların derinliklerinden kükreyerek gelen Aslan gibiyim.' 
Ve sözü uzatmadı haydar, 
Söz kılıçlarındı. 
İlk hamle merhabtan, 
Ali kılıç darbesini kalkanıyla karşılıyor, 
Ve kalkan ikiye ayrılıyor, 
Ve Ali'nin elinden yere düşüyor. 
Allah'ın arslanı şuan savunmasız, 
Fatımat-üz Zehra'nın gülü savunmasız, 
Hayberliler sevinç içinde, 
Merhab'ın gülmekten dişleri görünüyor. 
Sahabe şaşkın, 
Fahri kainatın gözleri sükun denizi. 
Eğer bir hamle daha yaparsa merhab, 
Hayır, 
Hayır, Hz. Ali'nin elinde etrafa parıltılar yayan bir şey var, 
Bu Zülfikar 
Semaya doğru bir kavis çizdi, 
Ve ardından durdu Zülfikar. 
Allah'ın arslanıyla göz göze geldi merhab, 
Gördüğü son şey, 
Hz. Ali'nin yıldırımlar salan gözleriydi. 
Ve indi Zülfikar önce kalkanını, 
Sonra miğferini ikiye ayırdı. 
O gün fırtınanın adı Haydar-ı Kerrardı. 
Fahri Kainat savaş meydanını geziyor, 
Yaralananlar şehit olanlar. 
Efendimiz bir şehidin başucunda duruyor. 
Boğazından bir okla vurulmuş bu şahış, 
Bir çöl arabıydı. 
Efendimiz ona da ganimetten bir pay ayırmıştı. 
Kendisine getirilen ganimeti aldığı gibi, 
Peygamberin yanına gelmiş, 
Ya Rasûlallah bu nedir diye sormuştu. 
O senin payındır deyince efendimiz, 
Ya Rasûlallah demişti adam 
'Ben bu ganimet mallarını almak için Müslüman olmadım' 
Ben demiş… 
Ve eliyle boğazını göstererek devam etmişti. 
'Ben şuaramdan bir okla şehit olmak için Müslüman oldum' 
Fahri Kainat ona; 
' Eğer sen doğru söylersen,Allah'ta seni doğrular' demişti. 
Şimdi tam dediği yerden bir okla şehit düşmüştü. 
Efendimiz cübbesini çıkartıp onun üstüne serdi 
Ve cenaze namazını kıldı. 
Namazdan sonra şöyle dua etti; 
' Ey Allah'ım bu kulun senin yolunda şehit olarak öldürüldü 
Ben şahadet ediyorum ' 
63 Yılın 60'ıydı 
Günler sayılı, hicretin 7. yılı. 
Aslanlarını bağrına bastı Medine-i Münevvere, 
Hayber tarihine küstü. 
Rüzgarsa Rabbinin emriyle esti. 
' Ya Rab yeryüzü Asr-ı saadetten beri acıya acı ekliyor 
Ya Rab bugün insanlık senden bir fırtına bekliyor


( Hayber Fırtınası başlıklı yazı muhammed ali tarafından 2.06.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.