Büyük bir kırda hüzünlü bir diken yaşarmış. Çok iyi niyetli olmasına rağmen hiç arkadaşı yokmuş. Kimse yanına bile yaklaşamaz, kime dokunsa istemeden de olsa canını yakarmış. Diken bu haline çok üzülürmüş ama ne yapsın sonuçta o bir dikenmiş. O da diğerleri gibi gülmek, kırlarda koşmak, diğer çiçeklerle oyun oynamak istermiş. Fakat ne yazık ki iğne gibi sivri dikenleri ona hep engel olurmuş. Diken hayattan umudunu keserek her gün bir dere kenarında ağlarmış. 

Bir gün yine dere kenarında ağlarken bir ses duymuş : Hey neden ağlıyorsun, neden bu kadar hüzünlüsün ; diye narin, sevgi dolu bir ses. Diken şaşkınlıkla sesin geldiği tarafa doğru dönmüş. Karşısında güneş ışığında umutla parlayan papatyayı görünce;  sen de kimsin, ne istiyorsun benden? Yalnız kalmak istiyorum ben demiş. Papatya tebessümle; seni kırmak istememiştim, sadece seni bu kadar çok hüzünlendiren şey nedir, derdine ortak olabilirim demiş. Diken, gördüğün gibi ben bir dikenim kimse benimle arkadaşlık yapmıyor, yanıma dahi yaklaşmıyor, kim benimle oynamak isterse istemeden incitiyorum herkesi. Ama ben de diğer çiçekler gibi oynamak, mutlu olmak istiyorum. Papatya dikenin bu çaresiz halini görünce gözyaşlarına hakim olamayıp, üzülme benim de hiç arkadaşım yok, güneş ışığında uyanırım, akşam olunca tekrar derin uykuya dalarım, arkadaşlarıma fazla zaman ayıramadığım için onlar da terk ettiler beni. İstersen seninle arkadaş olabilirim ben. Diken papatyanın ciddi olduğunu görünce çok sevinmiş, tabi neden olmasın ama nasıl beraber oyun oynayıp, kırda dolaşacağız benim dikenlerim zarar verir sana. Papatya; olsun ben dayanırım dostun verdiği acıya, yeter ki bir arkadaşım olsun demiş.

Diken yüreğinde bir sevgi tomurcuğunun yeşerdiğini fark etmiş. Sevinç gözyaşları dökerek papatyaya sarılmış, fakat geriye çekildiğinde papatyanın vücudundan akan kanları görünce kendini dereye atmaya kalkışmış, tam dereye düşecekken papatya dikenin iğne gibi sivri dikenlerine sarılarak dikenin hayatını kurtarmış. Diken bir daha papatyaya dokunmamaya söz vermiş ve arkadaş olmuşlar. Artık ikisinin de canı hiç sıkılmıyormuş, beraber oyunlar oynayıp mutlu bir hayat sürüyorlarmış. Aradan yıllar geçmiş diken papatyadan ayrı kaldığı zamanlarda kalbinde bir ağrı başladığını fark etmiş. Zamanla anlamış ki diken papatyaya aşık olmuş. Ne kadar vazgeçmeye çalışsa da gönül işte bir türlü vazgeçmiyormuş. Papatyanın güneşte parlayan o güzel yüzünü gördükçe aşkı günden güne artıyormuş. Bir gün diken papatyaya aşkını itiraf etmek istemiş. Ama ya papatya ona aşık değilse, ya tek dostunu da kaybederse? Ama aşkı o kadar ilerlemiş ki diken dayanamayıp: Papatya sana bir şey itiraf etmek istiyorum demiş. Papatya tabi ki buyur demiş. Diken bütün cesaretini toplayarak: " Ben sana aşığım!" demiş. Çok utanmış ve papatyadan gelecek cevabı sabırsızlık ve tedirginlikle bekliyormuş. Papatya şaşkına dönmüş, ne diyeceğini bilemez hale gelmiş ama her halinden belliymiş papatya da dikeni seviyormuş. Ve dayanamayıp: Yıllardır bu cevabı senden bekliyorum, ben de seni çok seviyorum diken. Demiş. Diken heyecandan papatyaya verdiği sözü unutarak sarılıvermiş. Aniden gözlerini kapamış sadece papatyayı düşünüyormuş, en mutlu günü olduğunu, bu mutluluğun hiç bitmeyeceği hayallerini kurarak gözlerini açmış. Diken gördükleri karşısında deliye dönmüş. Papatya kollarının arasında solmuş, son kez dikene gülümsüyormuş: Diken ben ölüyorum ama inan ki senin dikenlerin uğruna ölmek canımı hiç acıtmadı. Diken papatyayı yere bırakarak haykırmaya başlamış. Hayır! Hayır! papatya ne olur affet, gitme papatya
 Diken daha fazla bu acıya dayanamamış ve kendini dereye atmış. Bu sefer dikeni kurtaracak kimse olmadığından diken derede papatyanın ismini sayıklaya sayıklaya ölmüş.


Aşk, öyle bir şeydir ki; ya maşukunu bulamazsın ya da maşukunda bulunmazsın…

( Papatya İle Dikenin Aşkı başlıklı yazı Ümit Zafer tarafından 31.05.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu