Sen her zaman gözlerimin içine bakardın, bense onları hep senden kaçırırdım. Sanırım kendimi bir çeşit tanrı sanırdım. Tanrı hakkında yanıldığım gibi, bunun hakkında da yanıldım. Gözlerimi kapattım ve tek bir şey istedim; ben seni istedim. Ve yağmur yağdı. Sanki Tanrı beni duymuştu ve suratıma tükürüyordu. Bu da benim günahlarımın bedeli olmalıydı. Yıllarca süren bencilliğimin cezasını bana seninle kesmişti. Ve sen önce beni sana muhtaç bıraktın, sonra da tamamen bıraktın. Sonlara doğru istediğim tek şey kollarımdan asla ayrılmamandı. Ama ne yazık ki "Gitme." diyemedim. Önce derin bir nefes aldım, sonra kabullendim. Gözümden yanağıma düşen bir su damlası bana insan olduğumu hatırlattı; diğerleri kadar zayıf, diğerleri kadar ezilmiş. Gittiğini kabullendiğim gibi bunu da kabullendim. Hayata beni bağlayacak bir sebep aradım. Tek istediğim hatıraların verdiği acıya son vermekti ama yapmadım. Bir kez olsun zor yoldan denemeye karar verdim. Ve bu yol tam yedi aydır bitmek bilmedi. Annesini henüz kaybetmiş bir kedi yavrusu gibiyim; muhtaç, çaresiz, yaşamak için çok güçsüz. En kötüsü de; bütün bunların senin için hiçbir şey ifade etmemesi, bu yazdıklarımı hiçbir zaman okuyamayacak olman. İşte bu yarama tuz basıyor her gün, her gece.
( Açılmamış Mektubum başlıklı yazı herifinbiri tarafından 16.05.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.