“Acılar söğüt yaprağına sarılır
Kürdil-i hicâzkar makamından”
Ellerini çevir!
Yüzün dil dil bir maskenin avucunda
Söz düelloları çoktan el etek çekmiş
Madrid gülüşlü kadınlardan
Matador iğneleri süslenir
Kızgın boğalar…
Bu mecaz sokak;
Kaç dile arılandı
Süzme bal meramından/
Devir belki/de!
Kızgın çölleri mayalama
Devri/
Her acıya sargı
Her yüreğe yelken
Sözünde tözü bitti
Tükendi sema
Tükendi aşk
Bir kedi gülüşünde hayat
Sütü ıskalamadan
Ekmeğe banmak
Avurtlarda avura
Bilmem;
Kocaman yiyişlerin
Geceye marazını
Sökünük dile
Perçemdir ayna
Önce gizleri söyler
Sonra tizleri…
Bir çello/da ayaklanma
Yırtılırcasına tırnaklar
Yere dönük iskelet
Gülüşleri…
Sorma!
Sütleğen bahçenin
Çok bilmiş baykuşlarını
Bugün de kûrdan hikâyeler anlatacaklar
Sus ve dinle…
Tiz ve donuk mezarlıklardan/
.