DÜŞTÜM YA ELLERİNE
Sevgili sana sordum kulağını tıkadın
Alıp beni götürdün kirli suda yıkadın
Düştüm ya ellerine gün be gün saydırdılar
Tekrar tekrar anları ve beni kaydırdılar
Sanki buzun üstünde yürüyordum soğudum
Destanda, kutsal tasta sunulan ağı idim
Diz boyu kan gölünde
Öldüm yârin elinde
Düştüm ya ellerine gelberiyle kazdılar
Ruhumu damarımdan içip içip azdılar
Tabular dolu dolu
Kimdi Allah’ın kulu
Aradım bulamadım yoktu bana acıyan
Her taraftan saldırır bir sürü yılan çıyan
Bakındım sağa, sola; buldum mu? Zinhar
Böyle giderse zaman ruhumuz dolacak har…
Düştüm ya ellerine iblisin çömezleri
Öldürüp belediler, çok kanlıydı bezleri
Kapılar örtük, paslı
Yapılar büyük, yaslı
Düştüm ya ellerine vurmaya yarıştılar
Çığlık atıp tizinden seslere karıştılar
Tekâmül edememiş ilkel adamlar gibi
Gök delinmiş delikten, yerlere damlar gibi
Düşenin yoktu aslı
Hepsi de iri kaslı…
Gel de gir içime, gör, kıyamet kopuyor
Hakkı bırakmış herkes bilmem neye tapıyor
Kal-u bela der herkes, nedense “bela” okur
Ervahlar âleminden melekler bizi dokur
Aslı ateşe atmış
Ruhu ezelden satmış
Ruhlar nazlı gülümü kaynatır fokur fokur
Akıl etmezler asla, otların sonu çukur
Düştüm ya ellerine, yerdiler dilleriyle
Üstümden geçip gitti zalimler filleriyle
Yalan öteberisi
Tümü şeytan çerisi
(04.06.2011 / Elazığ)