Yaratıcımız insanoğluna kullanması için bir bilinç, bir de bilinçaltı vermiştir. Bilincimizi akıl baliğ olduktan sonra kullanmaya başlarken, bilinçaltımızı anne karnına düştüğümüz anda kullanmaya başlarız. Ceninin kalbinin çalışması, sırasıyla olgunlaşan organlarının vazifelerini yapmaya başlamaları, hareket etmesi ve beslenmesi bilinçaltının marifeti iledir. Doğduktan sonra nefesinin açılması için ağlaması, tepinmesi ve hayata tutunmaya çalışması yine bilinçaltının üstün gücü ve yeteneği sayesindedir. 

Hayatımızın her aşamasında kalbimizin kesintisiz çalışması, sindirim sistemimiz, solunum sistemimiz ve Yaratıcımızın en üstün mucizesi olan insanın bütün organlarının düzgün bir şekilde çalışması, tamamen bilinçaltımızın üstün gücü ve yeteneği sayesindedir. Uyuyan insan biyolojik olarak sanki ölmüş gibidir. Bilinçli olarak hiç bir şeyden haberi olmaz. Ancak bilinçaltı uykumuzda dahi, vazifesini en başarılı bir şekilde yerine getirir. Kalbimiz ve diğer bütün organlarımız yaşamımızı sürüdürmek amacıyla görevlerini yapmaya devam ederler. 

Akıl baliğ olduğumuz zaman bilincimiz devreye girer. Artık her türlü eylemi (hem olumlu hem de olumsuz) bilinçli olarak yapabilme kapasite ve yeteneğimiz vardır. Bu aşamada Yaratıcımız eşref-i mahlukat olarak yarattığı insanoğluna verdiği üstün önemden dolayı, bilinçaltını bilincin emrine vermiştir. Tabir caiz ise, bilincimiz kaptan, bilinçaltımız ise tayfadır. Tayfanın kaptanın emrinde olduğu gibi, bilinçaltımız da bilincimizin emrindedir. 

Ancak, kısa vadede bilinçaltımız bazı görevlerini önemine binaen, bilincimize bırakmamaktadır. (Kalbimizin çalışması, solunum ve sindirim sistemlerimizin gece dahil çalışmaları, yaralarımızın iyileştirilmesi vb.) Eğer, kalbimizin sürekli çalışması için bilinçli olarak günde bir defa zembereğini kurmamız istense idi. Bilincimiz onu ya unutur, ya da unuturum diye çift kurarak zembereğini patlatırdı. Bilinçaltımız, tayfa olmasına rağmen, kaptana her an yardımcı olmakta ve kendi dilinden ikazlar yapmaktadır. Ancak bu ikazlar bir noktaya kadardır. Bilinç uyanır ve uyarsa ne ala, dinlemez ve uymazsa, bilinçaltımızın üzülerek söyleyeceği söz hepimizce malumdur. "Elleme sarhoşa kendi yıkılasıya"

İntihar etmeyi planlayan bir kişiye bilinçaltı önemli uyarılarda bulunur. Viraja hızlı giren şoföre, öfkesine mağlup olan kişiye, aşırı tembel ve atalet içerisindeki insana, kendi dilinden uyarılarda bulunur. Bu uyarılara olumlu veya olumsuz cevap vermek bilincin takdirindedir. İntihar edecek kimseye son ana kadar bilinçaltı biyolojik, psikolojik, ruhsal ve fiziksel olarak uyarılarda bulunur. Gücü, ancak bu kadardır. Bilinçli olarak kalbine bıçağı saplayacak olan kişinin elinden bıçağı alma gücü yoktur. Bilinç kaptan olduğu için, bilinçaltı son çare olarak kaptanın buyruğuna boyun eğer. 

Bilinçaltımız bilincimizden bağımsız olarak, kalbimizi ve bütün organlarımızı saat gibi çalıştırırken, uzun vadede bilinçli olarak sigara, alkol, madde kullanarak, hareketsiz bir yaşam sürerek, öfke, sinir, kin, nefret gibi kaliteli yaşam hırsızlarına toksin ürettirerek, vücudumuzu hastalandırarak, bilinçaltımızın bütün iyi niyetli çalışmalarına rağmen, bilinçli olarak yaşam süremizi kısaltabilir veya sona erdirebiliriz. 

Bilinçaltımız, bilinçli olarak olumlu veya olumsuz, yeterince tekrarladığımız ve uyguladığımız her davranışı alışkanlık haline getirerek otomatik pilotuna (hard disk veya hafızasına) kaydeder. Hafızasında kayıtlı olan her davranışa ait işareti gördüğü anda, bilince hiç danışmadan hafızasında kayıtlı olan alışkanlığıs aniden ortaya sürer. Eğer, bilinçaltımızın hafızasında kayıtlı davranışlarımızın çoğu olumsuz içerikli ise, yandı gülüm keten helva... Öfkelenmeyi ve ses yükseltmeyi alışkanlık haline getirerek bilinçaltının otomatik pilotuna devredenler, öfkelenmenin olumsuz sonuçlarını bildikleri halde, defalarca zarar gördükleri halde, bu negatif davranışın yerine, olumlu olan sükuneti, sabrı ve hoşgörüyü koymadıkları takdirde, aynı olumsuz sonuçlarla ömürleri boyunca boğuşacaklardır. Her zaman pişman olacaklar, ama kayıtta varsa aynı olumsuz davranışları tekrarlayarak hayatlarını zehir edecekler, vücutlarına toksin zehiri ürettirecekler ve kaliteli yaşamlarını uçurup gideceklerdir.

Bilinçaltımızın tayfa olmasından ve bilince saygısından dolayı, bilinçli olarak yeterince tekrarlanan her davranışı yeri gelince kullanmak için, hafızasına kaydedecektir. Maalesef olumsuzları da, kaliteli yaşamı tırtıklayanları da kaydedecektir. Sürekli küfürlü konuşanlar, sürekli öfkelenenler, sürekli tembeller, sürekli mazeret üreticiler vb. bu negatif davranışları bilinçaltlarının hafızasına kaydetmişlerdir. Çoğu zaman bu kötü davranışları yaptıklarının farkında bile değillerdir. Çünkü bilinçli olarak yapmazlar. 

Aynı şekilde bilinçaltımız, olumsuzu olumluya, bulanığı sadeliğe, karmaşığı düzenliye, belirsizi belirliye, kötüyü iyiye çeviremez. Hangi davranış bilinç tarafından yeterince tekrarlandı ise, onu hafızaya kaydeder ve yeri gelince bilince hiç danışmadan kullanır. Eğer bilinçaltının hafızasında kayıtlı olmayan bir eylem gerekli ise, bilinçaltı anında susar ve bilinç uğraşa uğraşa o davranışı hatırlamaya çalışır. 
Arabasının anahtarını her zaman aynı yere koyarak bilinçaltına kodlattıran bir kimse, arabaya doğru yürüyünce, bilince hiç danışmadan bilinçaltı, kişinin elini anahtarın olduğu cebe veya çantaya götürür. Eğer orada ise problem yok. Ancak kayıtlı yerde anahtar yok ise, bilinçaltı benden buraya kadar, benim kayıtlı yerimde anahtar yok, kaptan sen düşüne düşüne anahtarı bul der. Kişi de bilincini zorlayarak, hatırlayarak anahtarını nerede unuttuğunu bulmaya çalışır.

Sonuç olarak, hayatımızın her anını bilinçli olarak olumlu, güzel ve kaliteli yaşayarak, üstün kaliteli eylemleri sürekli tekrarlayarak, bilinçaltımızın hafızasına % 100 olumlu, güzel ve yüksek kaliteli eylemleri kotlattırabilirsek, HARİKA... TEBRİKLER... Yüksek kaliteli bir yaşam bizi bekliyor. Gözümüz aydın...
Ancak, kaliteli yaşamın hırsızlarını hayatımıza sokarak, bilinçaltımıza kotlattırdığımız davranışların büyük çoğunluğu negatif içerikli ve hırsız tabanlı ise, YANDIK Kİ, NE YANDIK... Kaliteli yaşamdan eser kalmadı ve hayatımız zehir oldu demektir. 

Ne mutlu, güzel ve kaliteli eylemleri sürekli bilinçli olarak tekrarlayarak, bilinçaltının otomatik pilotuna devredebilen kaliteli insanlara...

Selam sevgi ve dualarımla.  Allah'a (cc) emanet olunuz. Yrd.Doç.Dr. Süleyman COŞKUNER
 
-- 
( Bilinçaltımızın Üstün Gücü başlıklı yazı S. COŞKUNER tarafından 4/1/2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu