BU ŞEHİR

                                      

Tarihler kadar kadîm, hiç bitmez çağlaması,

Boşa değil cihanın gönlünü bağlaması,

Ondadır şûh gülüşü, aşıklar ağlaması,

Sakilerin sunduğu piyaledir bu şehir.

 

Leylâ diye o düşmüş Mecnunlar yüreğine,

Kaç cihangir göç etmiş, ermeden dileğine,

Güneş, hüsnüne râmdır, ay düşer eteğine 

Mehtabı aydınlatan bir hâledir bu şehir.

 

Mehtabın Çamlıca’dan fısıltılarla doğar,

Hüsnün ne şarkılara, ne şiirlere sığar,

Binlerce minareden beş vakit nurlar yağar,

Mânâlar ırmağında şelâledir bu şehir.

 

Kolay mıdır anlatmak Boğaz’ı, Emirgân’ı,

Ses verir kuş sesine Eyüp’ün şadırvanı,

Hem gülün hem bülbülün O’dur ana vatanı,

Kırmızı, sarı, pembe, ak lâledir bu şehir.

 

Itrî, Dede Efendi, ilhamınla dillendi,

Koynunda nice sevda duvaklandı, tüllendi,

Hüzzam sende ağladı, segâh sende güllendi,

Garip neyden dökülen köz naledir bu şehir.

 

Güneş senin aşığın, mehtap vurgundur sana,

O lacivert suların renk verir asumana,

Dolsa can kadehime, içseydim kana kana

Bağ-ı irem gülünde hoş jaledir bu şehir

 

 

 

( Bu Şehir başlıklı yazı SUSURLUKLU tarafından 10.03.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu