Kurana Tabi Olmak Kuranla Yaşamaktır
İman sahipleri, iman etmeyen insanların yaşadıkları sevgisizlikten,
güvensizlikten, huzursuzluktan, endişe ve korkudan uzaktırlar. Çünkü
insanlardan bir beklentileri yoktur. İsteklerini insanların değil,
Allah’ın yerine getireceğini bilerek, yalnızca O’na yönelip dönerler.
Allah’ın sevdiği gibi bir yaşam sürdüklerinde, kendilerine en güzel
karşılığı vereceğini umut ederler. Rabbimizin nimetleri olan sevgiyi,
huzuru ve güveni de bu şuur ve bilinçle, derin ve güzel yaşarlar.
Allah’ın bildirdiği gibi yaşayanlarla, nefislerinin tutkularını
gözeterek insanların koyduğu kurallara göre yaşayanlar arasında
hayatlarının her anında derin ayrılıklar vardır.
Allah Kuran’da nefsinin kötülüklerine uyanlarla, Allah’ın sınırları içinde yaşayanlar arasındaki büyük farkı şöyle bildirir:
Şimdi
Rabbinden apaçık bir belge üzerinde bulunan kimse, kötü ameli kendisine
’süslü ve çekici gösterilmiş’ ve kendi heva (istek ve tutku)larına uyan
kimseler gibi midir? (Muhammed Suresi, 14)
Gerçek Kur’an
ahlakı, Allah’ın emrettiği ahlâktır. Eksiksiz olarak yaşamak ise Kur’an
ve Peygamberimiz (asm)’ın sünnetine tam olarak uyulduğunda yaşanabilir.
Allah’ın indirdiği dışında açıklamalar yapmak, yorumlarda bulunmak
insana her zaman kayıp getirecektir. Yüce Allah, "... Aralarında
Allah’ın indirdiğiyle hükmet ve sana gelen haktan sapıp onların heva
(istek ve tutku)larına uyma..." (Maide Suresi, 48) ayetiyle müminlerin
ölçüsünün ve yol göstericisinin, Allah’ın indirdiği hükümler olduğunu
bildirir. Bundan başka yolların insanı doğrulara ve aydınlığa değil,
yanlışa ve karanlıklara çıkaracağı kesindir.
Allah, "...
(Güzel) Sonuç takva sahiplerinindir." (Kasas Suresi, 83) ayetiyle
emrettiği ahlâkı yaşayanları, en güzel sonuca kavuşacaklarıyla müjdeler.
Allah’ın izniyle müminler, hem dünyada hem de ahirette Rabbimizin
müjdelediği gibi güzel bir hayat yaşarlar. Nefislerinin bencil
isteklerine göre yaşamayı seçenleri bekleyen sonuç ise, sapkınlıktır:
Buna
rağmen sana icabet etmeyecek olurlarsa, artık bil ki, onlar, gerçekten
kendi heva (istek ve tutku)larına uymaktadırlar. Oysa Allah’tan bir
kılavuz (doğru yol gösterici) olmaksızın, kendi istek ve tutkularına
(hevasına) uyandan daha sapık kimdir? Şüphesiz Allah, zulmeden bir kavme
hidayet vermez. (Kasas Suresi, 50)
Kur’an ruhumuzun ihtiyacı
olan suyu ve ışığıdır; gıdasıdır. O’nu okudukça ruh ve iman sürekli
beslenir. Kur’an, Allah ile derin bağlantıyı, en zor anda aşkı ve
muhabbeti diri tutan Kitaptır.
Kur’ân, Bediüzzaman’ın ifâdesiyle, Allah’ın tenezzül buyurarak kullarıyla konuşmasıdır.
"Kur’ân
Arş-ı Azam’dan, İsm-i Azam’dan, her ismin en büyük mertebesinden
gelmiş; bütün âlemlerin Rabb’i unvanıyla Allah’ın kelâmıdır; bütün
mevcûdatın İlâhı sıfatıyla Allah’ın fermanıdır; bütün semâvât ve arzın
Hâlık’ı nâmına insanlara teveccüh buyurularak söylenmiş bir hitaptır,
bir mükâlemedir, bir konuşmadır, bir ezelî hutbedir, Rabb-i Rahîm’in
yüksek bir iltifâtıdır." (İşârâtü’l-İ’câz, S.15.)
Kur’an’a tabii
olmak, Kur’an’la yaşamaktır. Kişiye göre din yaşanmaz. Samimi insanın
yaşadığı; hükümlerinde asla ortağı, benzeri ve dengi bulunmayan, hüküm
koyanların Hâkimi olan Allah’ın dinidir.
Bu indirdiğimiz mübarek bir Kitap’tır. Şu halde ona uyun ve korkup-sakının. Umulur ki esirgenirsiniz. (En’am Suresi, 155)
Fuat Türker
(
Kurana Tabi Olmak Kuranla Yaşamaktır başlıklı yazı
fuatturker tarafından
1.01.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.