Sevgili arkadaşlar;

 

İlginç bir konudur kahve falı...

Her bayanın kahve falına baktırdığı veya bakmışlığı mutlaka vardır...

Övünmek gibi olmasın hani, çok güzel kahve falına bakarım. :-)) Aslında benim söylemem belki yakışmadı ama bunu başkaları çok defa söylediler... Şimdi diyorum ki :-))  bu kadar güzel kahve falına baktığıma göre, şöyle büyükçe bir tabelâya "KAHVE FALI BİLİM MERKEZİ" yazıp assam konutumun balkonuna. :-)) Dışarda kuyruk olur insanlarımız, bundan eminim...

Çünkü insan olarak bilinmezlere, toplum olarak fallara büyük ilgi duyuyoruz... ( Bu, mizahımın dışında bir gerçek) 

- Fal bakmaya nasıl başladınız? Hani siz bankacı olduğunuzdan bahsediyordunuz...

- Bir hafta sonu ilçedeki annemi ziyarete gitmiştim. Annemi öfkeli buldum. Yakın bir tarihte tezkere alarak askerlik görevini tamamlayacak olan erkek kardeşimin nişanlısı ve ailesi ile bozuştuğunu anlatıyordu..."Şunun şurasında bir ay kaldı gelmesine, şimdi ne diyeceğim ben oğluma" diye dertleniyor, sinirinden konuşamıyordu...

Bozuşma olayının başlangıcı 4-5 öncesine dayanıyormuş. Tabii bu arada aracılarla karşılıklı laf gelip-gitmeleri... Güzel giden dünürlüğün arasına "para" girmiş. Eeee, para girince araya, dünürlükler de bozulur, arkadaşlıklar da!!!

- Anneciğim, şöyle bol köpüklü bir kahve pişireyim, içelim karşılıklı... Sonra sana güzel bir fal bakayım. Ne dersin?

Kahveler içilirken mutlaka sohbet yapılır, bu kaidedir! İşte bu sohbette annemi öyle bir rahatlattım ki... Sonra kapatılan fincan soğuyunca, başladım okumaya...

Aslında o zamana kadar kahve falı bakmış kişi değilim. Karşımdaki annem olunca, onu rahatlatmak adına, yapmadığım şeyi yapıyormuşcasına...

Fincanın içinde ilk gözüme çarpan, sanki tokalaşıyor gibi birbirine sımsıkı sarılmış iki el... Aynen gördüğümü söyledim:

- Sen bozuştuk, 4-5 aydır dargınız diyorsun ama bunların elleri birbirlerine adeta kenetlenmiş anne. Dargın değiller bunlar ayrılmıyorlar...

Bir ay sonra kardeşim askerden geldi. Şehir merkezinde olduğumuz için ilk bize uğradı. Ona nişanlısı ile olan durumu sordum o da:

- Abla, biz hiç bozuşmadık ki... Hatta O bana gizlice ve defalarca harçlık gönderdi...

Buyrun bakalım...

Eşimle beraber dünürlere gittik... Dedik ki, "biz bu işi, koptuğu yerden bağlamaya geldik"... Biraz alttan aldık, biraz duygusal falan :-))

İki ay içinde de düğünlerini yaptık...

O günden beri, mutlu yaşıyorlar... Yakında kayınvalide-kayınpeder olacaklar...

Bu olayın yaşandığı zamanlarda kirada oturuyorduk. Kardeşimin düğünü de yeni olmuştu...

Bir hafta sonu ev sahibimiz kirayı almaya eve gelmişti. Bu gelişleri biraz da misafirlik şekline dönüşürdü. Kocası ile sorunlarını anlatır deşarj olurdu.

Kahvelerimizi içerken ona, annemi, kardeşimi, nişanlısını, kahve falını, faldaki görüntüyü, sonrasında arayı düzelttiğimizi, geçenlerde de evlendirdiğimizi sevinçlerimle birlikte anlatma gafletinde bulundum. Vay, sen misin anlatan?

- Sen böyle güzel fal bakarmışsın da, ablana neden bakmazsın?

Baktık onun da fincanına... Amannnn, ne göreyim, saç saça, baş başa kavgalar... Offf, nasıl söyleyeceğim? Israr etti, ben de söyledim aynen gördüğümü...

Üzüldü tabii. Ama ben onu bilerek ve isteyerek üzmedim ki... Fal bu... Ben suçlu değilim, fincan suçlu...

Bu olaydan tahminen 10-15 gün geçmişti ki, yine bir hafta sonu kapımız çalındı, karşımda ev sahibimiz abla...

- Habersiz geldim, kusura bakma ama senden bir isteğim var...

Dedikten sonra başladı anlatmaya:

- Buradan, senden gittikten sonra görümcemle bir kapıştık, bir kavgalar ettik ki, saç saça, baş başa... Ayıramadılar bizi... Kavga ederken de "ben bu kavganın olacağını biliyordum", diye bir kaç defa bağırdım. Etrafımızdaki kadınlar duydular. Nerden biliyordun diye sordular ben de "kiracım kahve falında söylemişti" dedim...

Sonra yanına koyduğu yayvanca tencerenin kapağını açtı içerisinde, içildikten sonra tabaklarına kapatılmış, üzerlerinde isimler yazılı dört adet fincan..

-.Hoppala, nedir bunlar?

- Komşuların fincanları... Bakıver zahmet olmazsa... Kavgada duydular ya senin güzel kahve falına baktığını...

Ünüm yayılıyor diye sevinmeliydim ama nedense bozulmuştum, münasip bir ifade ile reddettim, bakmadım...

Çalıştığım için hafta sonu cumartesilerde hanımlar toplantılarımız olurdu sırayla... Neşe, kahkaha, sohbet gırla... Ben de en son ev sahibimin kahve falını, kavgasını, dört fincanı, espri konusu yaparak anlattım. Vay sen misin anlatan?

Ricalar için gelecek haftaya sözü verdim, çok samimi olduğum bir arkadaşımı kıramadım o anda baktım, bakmamla "ben bu fincana bakmam" dedim...

Buz gibi soğuk bir hava oldu bakışlarda... Ama fal bu, en sonunda baskı ve israra dayanamadım ve..... Gördüğümü söyledim.

- Üzgünüm ama, burada bir tabut  var bir ölü... Siz israr ettiğiniz için söyledim...

Eşi bir hafta önce doktora gitmişti, tedavisi devam ediyormuş... Başladı ağlamaya...

- Hiç istemezdim dedim ama çok çok pişman oldum, baktığıma da, söylediğime de...

O haftayı takibeden üç gün içinde bizi ailece akşam yemeğine davet ettiler. Oysa ben onu ağlatmıştım.

Gittik, eşim ve çocuklarımla... Çocuklarım daha çok küçüktüler o zamanlarda ama aktif yaşantımıza uyum sağlıyorlardı...

Yemek sonrası:

- Kahve pişireceğim ama, sana bir daha kahve falı baktırmayacağım...

- Hayrola?

- Karşı komşumuz aniden vefat etti, dün cenazesini kaldırdılar... Bir daha sana, kahve falı, tövbeler tövbesi... Asla baktırmayacağım...

(Nezihe hanımcım, kulakların çınlasın, bloglarımı okuduğunu söylüyordun, selamlar olsun sana ve ailene...)

- Ben de bir daha asla, tövbeler tövbesi kahve falına bakmayacağım...

Aradan yaklaşık 25 sene geçti, o gün-bu gün bir daha içilip kapanmış şekliyle bir tek fincanı elime alıp bakmadım.

Zaten bakarken neşe-matrak olsun diye bakılırdı fincanlara. Zira gelecekten (gaipten) haber veren bir tek O'dur, yani ALLAH...

Sonrasında inanç yüklemesi yaptığım için de fala inanmadığımı söylemek istiyorum.

Gördüklerim mi? Tesadüftür bel ki de...

Sevgi dolu selamlarla...

Yurdagül Alkan.

 

 

 

( Kahve Falı başlıklı yazı Gülalkan tarafından 20.11.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.