git de lazım, kal da lazım bu hayata
kim kazanmış kim kaybetmiş sorun değil
keza biliriz ki, yerimizi yadırgamayacağımız tek yerdir toprak
dolayısıyla mavileşen külün de tatlı bir melodramı vardır
yanmadan evvel
yanarken
yandıktan sonra
"bu aşk sahte lan! dolandırmışlar seni!"
- sevgilim. yine mi bana afaki bir sevişme aldın,
tanışamama yıl dönümümüzde
çok çekiyorum ben bu dönümlerden
gün dönümü, aşk dönümü, ayrılık dönümü
saçma sapan dönüşler işte
neticede veliahtıyım işte yine,
bu vebalı ayrıntıların
sıra geldi veraset ilamına
neyi nasıl pay edeceğimize içgüdülerimiz karar versin
yani işte kaça bölünecekse işte eksik yanlarımız
işte yine bu dört ayaklı masadayım, dört ayaklı bir hayat
asla dört ayağının üzerine düşemeyen hayatım
asla sırasıyla anımsayamıyorum anılarımı
bölük pörçük uğultular konuyor kulağıma
hangi dudak beni kendine armağan eder ki
elden düşme bir heves işte benimki
mesele şu sevgili özneciğim
ellerini ruhumda yavaş yavaş gezdireceksin
ben de egolarımın tüylerini oklayacağım usul usul
ve sana her fırsatta teşekkür edeceğim
kibar ve terbiyeli bir çınar ağacı gibi
yaşını başını almış köklerim ve küçücük yapraklarımla
benmişim gibi de, sanki değilmişim gibi kayıyor cümleler elimden
kronik mevsim yalnızlığı teşhisi koydular, bilge masallar
yani evet, sevmek, dudak kenarındaki yemek kırıntısını almaktı eskiden
şimdi tamah etmiyorum öyle süslü geçmişlere
şimdi sofrada bir tabak, "anlaşılmak" olsun yeter
sonrasını geceyi hazmederken düşünürüz elbet
duydum ki, yeni bir mutluluk satın almışsınız sevgili öznelerim
size küçük küçük kaos paketleri hazırladım
her ağladığınızda açıp, içinde yazan manileri okursunuz
okur okur, içimi okursunuz
okur okur, içime okursunuz
hazırsan başa alıyoruz benim biricik maestrom
git de lazım, kal da lazım bu hayata
kim kazanmış kim kaybetmiş sorun değil
elimde hep sevmeyi sökmebilmek için şehvet fişleri
ilkbahar yaz, sonbahar kış
uslu bir çocuk ol kocasan da, güzel öp
öp oktay öp
unutma asla tebeşirin kara tahtaya sevdasını :
"unutturabildiklerimiz kadar yaşayabiliriz birbirimizi..."
Keza,
açlığımdan söylüyor olsam gerek :
"Bana Özne olanın kırk yıl cümlesi olurum..."
Oktay Coşar