“Sûra üflenen son nefesti,

Kem gülüşlere isyan…

Dolgun bir kemanın

Tellerini yırtarcasına

Halvetidir hayat…

Karnından konuşan

İnsanlara…”

 

Uzanıyor!

Yol bilmez kervanların izi

Ne zaman Leyla’ya dokunsa

Sıcak kum telaşları/

İzi çıkar aşk bileklerinin

Mecnuna dönük yüzlerinde

 

Elbet vardır;

Duvarın özgürlüğe aşkı

Yarım dirhem ellerin

Kirli paralarda izi

Araklanan zamanların

Gölgelerinde umut

 

İnanç yangınlarında insan

Kem gözlere şişlenmiş

Acısı bilenmiş nazlar

Kavruk bakışlara

Gömüdür izler

Tanıdıktır

Gülüşler

 

Kurnazca!

Yüzü örtülmeden ölünün

Kefeni soyulur bileklerinden

Acı bir helvaya akıtılır yaş

Parmakta izi kalır

Yağlı büklüm

Kaşıkların

 

Serkeş bir bestenin

Son keman solosunda

Soyunan besteci gibi

Giyinirsin izsiz mermileri

Anatomik bir soytarının

Diş izlerinde çiçeklenir

Kara yazgılar…

 

Boyun bükme;

Dönüş turlarının

Gizemine varılmadan

Keşiş olamazsın

Daha çok yürek iklimi lazım

Ellerinle dokunduğun izlere

 

Şimdi gölgesinden korkan pinokyo gibi

İzi kalır yalancı burnunun gebetto babanın ellerinde…

 

 

( İz başlıklı yazı prens tarafından 19.09.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.