Allah kendinde olan tüm özelliklerden ihsan etmiştir insanlara.
Kimine üstün zeka ile keşfetme, icat etme yeteneği vermiştir ve onlar bilim adamlarıdır., 
Yüce yaratıcının kurduğu bu muhteşem düzen ve sonsuz bilgisi,
insan beynine ulaştırılan keşfetme kabiliyetidir. 

Dünya tüm güzellikleri ve ihtişamı ile zaten Allahın eseri değil midir? 
Muazzam yeteneğini verdiklerinin bazıarı ressam olur yüreğindeki tüm güzellikleri 
Rabbinden aldığı ilhamı tabiatla birleştirerek çizer.
Dört kitabın yazarı o yüce Allah değilmidir? 
Ne güzel şiirsel bir anlatımla peygamberlerine vahy etmiştir.
Demek ki Rabbimizin söz sanatı insana şairlik yeteneği olarak verilmiştir.

Dinleyiniz kuş seslerini doğanın ahengi içindeki bu seslerden daha güzel bir şarkı 
yada müzik olabilir mi? 
Ve işte müzisyenler, onlarda gönül diline tercüman olup, 
tüm insanların ortak zevki olan müzik sanatını geliştirmişlerdir. 
Kısacası biz Allahın nurundan ve özelliklerinden üfleyerek özenle yarattığıyız. 
Hiç bir şeydeki başarı salt bize ait değildir bunların hepsi Allahın’dır. 
Verdiği gibi geri almayı da bilir. Geri alması için sebebi de biz kibir gafletine düşerek yaratırız.

Siyasette böyledir rabbimiz bazı insanlara liderlik yeteneği vermiş devlet adamı olmuştur. 
Ama makamını kötüye kullandığında bedelini hem bu dünyada hem diğer âlemde ödeyecektir.
Lider olmak demek ''ben'' hissinden çıkıp biz olmak demektir ki; 
liderlik ettiği topluma ve ülkeye faydalı olabilsin.
Bu konumdaki insanlara verilen makam asla ebedi değildir.

Tarihler boyu yaşamış krallar sultanlar önderler vardır. 
Onlar görevli olarak dünyaya gönderilmiş ve bulundukları mevki ve makamla sınanmışlardır. 
İşte o makamda kibire kapılıp ''ben'' diyenler belki dünyada varlık ve zenginlik içinde yaşasalar da 
ölümden sonrası için onlara vaat edilmiş bir cennet olabilir mi? 

Han olmak bey paşa ağa olmak nedir ki? 
Ömür hesabının bittiği anda bir beyaz beze sarılarak gidilen yerde nam, şan, ünvan yoktur.
Mallar, paralar, ziynetler hepsi bir ömürlük sürede bizim sandıklarımız aldandıklarımızdır. 

Ey doyduğundan fazlasını yiyemeyen, giydiğinden fazlasını örtünemeyen fani! 
Ne kendine efendisin ne sana hizmet edene.Nedir bu hırs daha fazlası olsun diye? 
Çizdiğin resim, yazdığın şiir, çaldığın saz notalara dökülen bu haz. 
Senin manevi hayatının zenginlikleridir.Sana lütfedilen kabiliyetlerinle üret ve paylaş ancak mütevazi ol.

Çünkü sana hakkın ikramı olan yeteneklerin asıl sahibi Allahtır.

İnsan şu koskoca âlemde bir hiçtir bize verilen kabiliyetler biz onları paylaşmadığımız zaman 
güneşsiz ve susuz kalan bir fidan gibi çürüyecektir.
Var oluşun ilahi tılsımı ben deki ben hiçliğinden çıkarak yetenekleri erdemlerle pekiştirmektir.
Bilim adamı, siyasetçi, sanatçı her ne isek,yaratan ol dediğinde olacak, öl dediğinde öleceğiz. 
Her şey Allahın bilgisi ve izniyle gerçekleşir.


Ş.AYDOĞAN / GÜLCENAZ / 29.7.2012 / YALOVA


Dağları görürsün de, donmuş sanırsın; oysa onlar bulutların sürüklenmesi gibi sürüklenirler. 
Her şeyi 'sapasağlam ve yerli yerinde yapan' Allah'ın sanatı (yapısı)dır (bu). Şüphesiz O, işlediklerinizden haberdardır. (Neml Suresi, 88)

"Allah kime hidâyet verirse, işte o Hakk'a ulaşmıştır. 
Kimi de hidâyetten mahrûm ederse artık onu doğruya yöneltecek bir dost bulamazsın." 
( İnsan Ve Sanat başlıklı yazı Şükran Aydoğan tarafından 28.07.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.