Bilir misiniz...
İki damla gözyaşının arasına
Kaç hıçkırığın sığdığını
Bilir misiniz...
Uykusundan firari hasret yarasına
Ayrılığın müebbetlik kaç sızı yığdığını

 
Söyleyin de
Ne şafaklar gücensin
Ne de gün batımları...
Neyleyim ki unuttum ben artık
İki sabah arasının mı bir gece
Yoksa iki gece arasının mı bir sabah ettiğini
 
Kuraklığımın çöllenmiş yüreğinde
Ben ancak böylesiyle iflah olurum deyip
Nuh tufanı sevdasına kapılmışlık varken
Hangi eylül`ün gözü keser ki
Benim yağmurlarımı yağmaya
 
Ben ki...
Hayallerimin geçit vermez dağlarında yorulmuşum
Ben ki..
Eşkiya hatıralarımın kıyımında uçurumlara sorulmuşum
 
Bu türkümü de ağıtsız bırakırım sanmayın...
Uzağıma düşen sabahları
Şafağından tutup kaldırsam da
Ne çare ki hala
Gözyaşlarımın kıskançlığından gizlediğim
Utangaç bir unutkanlıktır gülümseyişlerim
 
Alın şu gözümün önünden
İdam sehpalı yar bakışlarını
Yarası kanadıkça
Gölgesi uzar acılarımın
 
Yok, yok...
Yakamozlar da vefasız çıktı
Geceyi koluma takıp
Yar uyanışlarının mahmurluğunu her aradığımda
En çok ay ışığı yorgun düşerdi
 
Ama bilirim ki...
Sancısına katlanır da
Başında sırtlanlar bekleyen bir ceylan
Yine de doğurmaz  yavrusunu
 
Aldırmaz ki zaten...
Dermanı mahçup olup geri dönse de
Sabrını deneyen bülbül kalır başucunda
Hangi teselliye sığdığı da bilinmez ama
Vurulan gülün yarasından kokusu damlar
( Vurulan Gülün Yarasından Kokusu Damlar başlıklı yazı Yaşar AYDIN tarafından 18.05.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.