Hayatın içinden geçiyorum, yanımda bir hayat, yanyanayız. Hayatlar çoğalıyor yavaş yavaş. Dokunuyorum hayata, çarpıyoruz geçişirken. Bana öyle benziyor ki bakışlarından anlıyorum, akıyorum gözlerinden içeri, akıyorum hayatına, o bilmiyor, anlatıyor bilmeden, anlıyorum, anladığımı bilmiyor. Bana benzediğini de bilmiyor.
 
Benziyoruz benzeşiyoruz, yürüyoruz, gülüyoruz, ağlıyoruz, biz bunları hep yapıyoruz. insanız, her insan bir hayat, her hayat bir insan...Neler tükeniyor bir hayatta? Neler çoğalıyor? Ne yokuşlar yokuşlanıyor? Sırtlanıyor hayat insanları, insanlar hayatı sırtlanıyor.
 
Taşıyoruz, taşınıyoruz...
 
Hayatın içine girmeyegör, heba olmasın ömrün öğrenene dek hayatı, yetmez bir ömür,ömür dediğin nedir ki? Hayatın bin de biri desem, ahkam kesmiş olurum, lakin, ölçmedim, ölçmedi, ölçemedik şu hayatı...
 
Nedir?
 
Nelerden oluşur?
 
Algılarımzın aldığınca, öğrenebildiğimizce öğreniyoruz, ömrümüz yettğince. Ya yetişemediklerimiz, ardımzıda bıraktıklarımız, onları da alıp gitseydik sırtımıza, kalmasaydı geride öğrenmediğimiz dersem, abartmış mı olurdum?
 
Dokunmasaydım, tatmasaydım, akmasaydım, yüzmeseydim yaşamın içine, sevmezdim bu kadar... Bu ne onur hayat, unutmadın, beni de aldın içine, içime aldım seni, içtim, zor demedim, kaçmadım, önüme çıkan hangi yolun varsa geçtim. Kırdın, kırıldım, eğildim doğruldum, koştum yoruldum, bulandım duruldum...
 
Ezberledim seni, ezberimsin, en güzel şiirim... Kulağımda, kulaklarda hoş sesin, yordukça hoşlaşıyorsun.
 
Kimsin, nesin?
 
Yorgun bedenim öyle bilinçli ki, bilinçli olmak için yorgun mu olmak gerekiyor hayat?  Bilemedim seni?
 
Bildikçe, sevdikçe seni, bilinmezine yürüyorum, çekiyorsun, çekiyorum, çekiliyorum...
Huzursun içimde, eriyorum... Huzursuzluğum, huzuruma bir adım, öğrendim bak biliyorum...
Ahh, neler sığdırırdım sana, senin bana yüklediğin yükleri yüklerdim sana ama sen çabuk yoruluyorsun be hayat, yoruyorsun yoruluyoruz, bozuyorsun bozuluyoruz, işte biz bundan çok benziyoruz, yarı yolda tökezliyoruz...
 
İstiyorum, istiyorsun, almayı isterken senden nazlanıyorsun ya, yormadan olmaz diyorsun, yok yormuyorsun, daha bir azimli oluyorum,  sen bilmiyorsun, koştukça koşuyorum sana. Çok kurnazsın hayat, sen bu işi biliyorsun. İşe başka taraftan bakıp, bana bir vakit veriyorsun, kurnazlık yapıp vaktin doldu deyip, beni bir şekilde yoruyorsun. İstediğin oldu hayat, yordun beni, yoruldum...
 
Mutlu musun?
 
Biliyor musun? Yapacak daha çok işlerimiz vardı. Senle iyi anlaşıyorduk. tek farkımız, ben seni tanımadan sen beni çoook önceden tanıyordun. Sen kısa yoldan gittin bak, beni yordun. Sen böyle olacağını biliyordun. Sen önceden, ben yine sonradan öğrendim hayat. Yok öğrendim artık.
 
Buyur!
 
Sen önden git ben arkadan geliyorum. Senin yolun uzun onu da biliyorum , verdiğin sınıra kadar söz, ben kafama göre yürüyorum.
 
Sende şeytan tüyü mü var?
 
Bilmiyorum...
 
Ahlanıyorum vahlanıyorum, ne yaparsan yap hayat...
 
Ben seni çok seviyorum!
( Dirim başlıklı yazı NERMİN... tarafından 7.03.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu