karanlık...
gecenin rengi diyebildim...
gerisi hasarlı cümlelerden ibaret...
gerisi bilinmez bir son
diye bildim...

gözlerim mi aşığı bu rengin
yoksa kör mü oldum
her yer siyahi...

bâtında ne var ki zâhiri 
salt aynılık...

yok bu sefer
küfretmek şiire
imkansız molalarda
nefes verme egzersizleri...

içi bitli atlas bir yorgan bu gece
üstüme b/asıp
yıldızların kollarıyla boğamazsa
icabı kesafet
yarını bekler...
salyası akrep ile yelkovan...


anksiyete

dolunay yine...
duyarsam içimden sesler
bekleyişler zincirine 
takılırsa fısıltılı düellolar
çektiğim silahın
namlusu sıcaksa
susturmalı o vakit...

karanlık...

ağlamadan anlatsam
yine mi değmez ruhuna
görünmez gece...
aldatsam rüyalarımı
gördüm saysam rengini
gülmeden anlasan
anlamış gibi 
ya da boş verelim mi?


atıldığımız kuyuda debelenen
gölgemiz sırılsıklam
kurtarılırsa 
bakarız 
dudakları morarmışsa korkudan
öper boyarız aşka

lakin gecenin andınca
kan revan 
uzatılırsak son avluya
bağlarız çenesinden ayak ucuna yaşanmış
ya da yaşanamamış ne kadar hengâm varsa...


anksiyete

dolunayda yine
tırnaklarını yemiş aşk..
susturmalı o vakit
namlusu soğumadan 
çektiğimiz silahların...

( Karanlık Ve Anksiyete başlıklı yazı meltem tarafından 15.02.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.