Türkiye işsizlik belası ile boğuşurken ,cari açığın 55 milyar dolar seviyelerine çıkıp çalışanlar köleleşmişken, Başbakan  Londra da  İngiliz TV  kanalına spikerin de türkçe konuştuğu bir söyleyşi yapıyor.

           Bu programda usul ve esasa ilişkin hatalar gördük

     USULİ OLARAK;

 1-İngiliz TV Kanalı spikeri neden Türkçe konuşuyor?

2-Verilmek istenen mesaj aslında uluslarası saha değil de kendi sahamızda mı yüksek volüm sağlamak ve PKK dahil bir kısım yerlere mesaj mı göndermek ?

      ESASTAN

                   12.6.2011 tarihinde Türkiye, kritik bir seçim den geçecek.

                  AKP nin yüksek yoğunluklu oy alarak, seçimi kazanması durumunda , BAŞKANLIK sistemi hedef olarak konulduğu için  CUMHURİYET devam etmeyecektir.

                   Anayasa değişikliğini, müteakip 2 li parti sistemine geçileceği için 2 büyük parti dışındakiler, %50 oranının altında kalacağı için 2. Tur seçime giremeyecekler ve otomatikman büyük partiler dışındakiler,sistem dışına itileceklerdir.

                 Başkanlık rejimini savunanların, CC (canım cumhuriyeti )i yıkma girişimi 1923 yılından beri hep süre gelmiştir.

                 Atatürk e suikast girişimleri ile başlayan,çok partili hayata geçiş ile işleyen süreç, Atatürk ün ölüm anına kadar,bu faaliyetler –gel-gitler şeklinde  hep sürmüştür.

                 Yakın tarihi bilenler, şıh isyanlarını,menemen olayını,Terakki perver olaylarını bilirler. Bu olayları incelemeye kalktığımızda, yazı amacını aşacaktır.

                 Kısaca,tüm bu olayların özünü ,Saltanata baglı olanların, yönetimde ,ilahi iradeyi-insani iradenin yerine koyma, mücadelesi olduğunu bilir.

                 Her hamlede şimdi ki BAŞKANLIK SİSTEMİNİ  savunanaların, ağa babaları o günkü hilafet şartlarının sağlanacağı, düşüncesi ile mevcut sisteme, hilaf düşmüşlerdir. Her defasında karişı devrimciler,yıkıldılar ama yılmadılar. Dönüşerek yollarına devam ettiklerini biliyoruz

               Ülkemizde,1950 model,demokrasi girişimi ile çok partili hayata geçilmiş, DP (demokrat parti) ‘’her mahalleden bir zengin çıkaracağım’’ şeklinde söylemle ele geçirdiği iktidarda,iktisadi olarak  devletçi ağırlıklı,karma ekonomik modelin ,köküne, kibrit suyu döküp,hukuki sahada CK 163 koyarak dini motifli, suç içerikli eylemleri cezaya baglamış ve eğitim sahasında  ABD  usulu ,yeşil kuşak projesi gereği  kominist tehlikeyi engellemek, babında imam hatip okullarını acmıştır.

                   ‘’TAVŞANA KAÇ ,TAZIYA TUT’’siyasi taktiğinin   ,belirteci şeklindeki CK  163  md  konulması ve hatip okullarının acılması ile siyasi hayatımıza ilk olarak girmiş olur.

                      Başkanlık sistemini savunanlar acısından oy deposu olarak görülen kitleleler,mütedeyyin insanların yer aldığı kesimler olmuştur.

                      Buna göre;

                a- Rasyonalizm aptalca bir uygulama dır

                   Rasyonalist insanların, çağlar öncesinde bile derileri soyulmuş  yada ateşe atılmıştır        

                  Rasyonalist insanlar oy deposu olamazlar, onlar aklın ve iradenin gereği neyse onu yaparlar. Bu sebeple rasyonalizme karşı olanlar,İmani noktanın,bireysel olduğuna ve  kul ile yaradan arasında bir faaliyet olduğunu  kabul edmezler..            

                   b-Rasyonalizme karşı olanlar,Oy isterken, hiçbir proje sunmadan, GÜNAH  kavramını öne sürerek,karşı yana  oy verildiğinde günaha girileceği şayiasını yayarak SİYASAL BİLİNCİN  oluşmasına engel olurlar

                   c-Yine rasyonalizme karşı olanlar,Tarikatın, allaha giden bir yol olduğu nu, imani davranan insanın, ameli olarak davranışını iyileştirme için tarikata devam ettiğini de kavramamışlardır.

                  İslam felsefesinde,  bu durum kendisini maturudilik ve eşarilik şeklinde  gösterir.

                 Maturidilikle- eşarilik arasında ki mücadele Yavuz Sultan Selim in ,babası  maturudi ve Bektaşi  II.Beyazı da duydugu tepki ile beraber Arap coğrafyasının eşari alimlerini getirtip gökyüzünde keşfedilecek yıldız kalmamıştır deyip dedesi  Fatih in, Ali KUŞÇU ya yaptırdığı  kuleleri yıktırmışlardır.

                     Böylece akli ilim, nakli ilimin gerisinde kalarak, mücadele cumhuriyetin kuruluşuna kadar nakli ilimlerin öncülüğünde olmuştur.

                    Yakın tarih incelendiğinde cumhuriyetin kuruluşunda en etkili iki isim olduğu bilinir. Yani ikisinden de birisi olmasa idi cumhuriyet olmazdı. Cumhuriyetin olmazsa olmazları MUSTAFA KEMAL ATATÜRK ve KAZIM KARABEKİR DİR.

                    Bir rasyonalist olan Mustafa Kemal , cumhuriyeti kurarak ,atalarının anadolu ya, girişte izledikleri ,istikamete yönelmiştir.

                    Kazım Karabekir cumhuriyetin kuruluşnda Atatürk kadar önemli bir şahsiyettir. Tüm okulları 1.likle bitirmiş,fransızca kitap okuyup notlar alacak kadar yabancı dile hakim,Yılmaz Türk diye marşlar yazacak kadar Türk milliyetçisi,çocuk ordusu kurarak, olmayan birşeyin mucudi olacak  kadar yenilikçi,kürt raporu hazırlayıp, iç işleri bakanına sunacak kadar öngörü sahibi, bir devlet adamı idi. Mustafa Kemal den farkı,  rasyonalist olmaması ve muhafazakar kimliği ile mevcuda sahip  olup ,mevcutttan ayrılmama anlayışı, mevcuda sadakati idi. Muhafazakarlık konusunda yapılan bu TEMEL HATA ,cumhuriyetin ilk yıllarında yenilgiye ugramış ve fakat  hatada israr edenler bu ısrarlarından görüyoruz ki bu çağda da bu anlayışlarından vazgeçmemiştir. Kazım Karabekir küçümseme yada onu küçültmeyi asla ve kat’a haddimiz değildir. İyineyetli sadakat iyiniyetli ilericilikle karşı karşıya gelmiştir.

                   Bu anlayış farklılığı yüzyılardır süren MATURUDİ VE EŞARİLİK çarpışmasının bir nevi cumhuriyetin kuruluşunda ortaya çıkan yansıması idi.

                  Cumhuriyet yıkılsın da nasıl yıkılırsa yıkılsın. Atatürk zamanında çok partili hayata geçiş çabaları,kurulan her partinin cumhuriyet darbesine dönüştüğünü yakın tarih okuyan herkes bilir. Günümüzde bu anlayış öyle bir hale gelmiştir ki Anıtkabir in hamama cevrilmesi düşüncesinin ikonlaşması ile ilkeleşmiştir.

                   Bu ilkel anlayış,bazen 2.cumhuriyetçiler olarak karşımıza cıkarak ANAYASANI değiştirilemez hususları ilk olarak  tartışmaya acmış,bazen federasyondan sözetmiş, anayasayı delmekle bir şey olmaz demiş .Şimdi de karşımıza BAŞKANLIK SİSTEMİ ve yeni anayasa değişikliği ile çıkmaktadır.

                 Başkanlık sistemin de en çok oyu alan 2 parti son tur seçimne girecek ve burada %50 yi geçen parti iktidarı ele geçirecektir. Mevcut halde bunun manansı CHP  ve AKP nin dışındaki partilerin sistem dışına itilmesidir. Eyalet sisteminin uygulamaya geçmesi ve PKK nın silahla yapamdığının KALEMLE  yapılmasıdır.

               ABD, değişik sosyal etnik,inanç guruplarından meydana gelmiş ve tarihte  mevcut yerel zenginlikleri iç ederek asıl sahiplerini yok ederek var olmuş bir devlettir. İçsel ve yok edici davranışı günümüze kadar ayakta tutan şey yokedicilerinde yüzyılar içerisinde kendilerini koruyacak şeyin HUKUK olduğuna yürekten inanmaları ve siysasi mücadeleerinde iktidarı ele geçirseler bile hukuk u yoketmeden iktiardlarını yürütebilmeleridir. Hukuku bir kenara bırakıp iktiadr sarhoşluguna giderse karşı  gurupların etnik inanç gibi birlikteliği ile kolayca biraraya gelip güç olacaklarını bidikleri için HUKUK ORTAK DEĞER  oalrak yüceleşmiştir. İlk anaysasına sahip bu ülkede içtihati yaklaşımlarla hukuk devamlı doğurgandır. Menfaat birlikteliği ile hukuka saygı anlayışı güçlendirilmiştir. Yoksa farklı ırk,inanç,kültür yapısındaki insnaları nasıl bir arada tutabilirsiniz?

                 Gelelim Türkiye gibi homojen sayılabilir toplum  yapısına sahip ülkelere..

                 Başkanlık rejimi uyuglamaya geçilmiş tüm ülkelrde hemen faşist,tek başına yöneti,mlerin  oluştuğu gözlemlenmektedir. Tüm güney amerika ülkelerinde durum böyle olmuştur. İktidarı wele geçiren kerameti kendinsden sadr olduğunu sanmış ve hukuku ayakları altına şlarak muhalefeti  kaldırmış ve halkı ezmişlerdir. Demokrasi sadece kendi iktidarlarının varlığı ve sdağlamlığı için kullanılan bir araç haline dönüşmüştür.

                 Neticeten parlamneter sistemi,yarı parlementer sitem  yada başkanlık sistemi bir devletin gelenekten gelecceğe akışını sağlayan kültür birikimi ile doğrudan alakalıdır. Bir süre için iktiadrı ele geçiren SİYASİ PARTİLERİN kendi kafalarına göre sistem yaratmaya calışmaları İŞ,AŞ,EŞ  bekleyen kitlelerin sorunlarına çözüm getirmeyeceği gibi var olan devlet geleneği ni ortadan kaldıracağı içinde insanların HUZUR HAKKINI  da ortadan kalkmasına yol acacaktır.

( Başkanlık Sistemi Mi? O Da Ne? başlıklı yazı HALİLİ tarafından 4.06.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.