yalnız kalınca kişi
uyur uyanır kalkar
düşünür onca işi
boyanıncaya çalkar
uç
yanı
düşüne
alt yanına
görüşünedir
yüreğinin sesi
çoğalıncaya coşar
deli olmanın tam zamanı
yukarıda kalmış bıyığı
sakalını kazımış cıbıldık
elinde olmalıydı eli
gözlerinde bulmalıydı sevgiyi
ç/ok önceden
so/nrasına değin
alk/an içinde düşleri
akis/leşir yüreğinde
pekte/ uğramamıştı
ilkin v/arsayışından beri
bahçe i/çine dolar
günışığı
dağına y/amacına
yukarısı o/rman içinde
düşürdün r/engini
kara gözüne çıdam diline bülbül konmuş
sus güzelliğinde kalsın
sarayım üstümde gök rengi dolsun bahtıma
aldan ala sarkan elma kırmızısında
köşküm küçücük evim içinde sevdiğim
gözlerinde toprak yansır ellerinde kumru
sorulurdu maziye
başlanırsa taziye
çıktığı son geziye
yalnızlığına yakar
güzle bahçelerimiz solacak sararıp da
akşamı çağırır yel içimizden kanayan
sabaha bağırır el acımızda kaynayan
gönüllere hüznüne yaşama kararıp da
uzağında yanında tükenen bir ömürde
karabulutlarından gözlerimizden çıra
yüksekten alır kabul gözlerini kaçıra
kozağında anında tıkanan bir emirde
yeryüzünden ötesi yeryüzünün altına
nice insanı gördü dağındaki dumanı
yükünü denk edince dinlemedi amanı
nerde olursa olsun taşınırlar çaltına
geçmişi toplanınca geleceğe bakarım
içime kandilleri gece demez yakarım
180511ankaragülcebahçe