Ruhunun bedeninden yaşlı olduğunu haykıran bal rengi gözlerine takıldım kaldım,kıştan kalma is kokulu bir günün sabahında…Masum gelinciğin yaprağındaki çiy kadar yalnız ve sessizdi.Kuruntulu gölgelerin cirit attığı bu Dünya’da geceden sabaha yürümüş
 gibi yorgun,kalıtsal bir hastalığı varmış gibi titrekti varlığı.Şeffaf teninin altındaki mavi damarlar içi su dolu kanalcıklar gibi belirgin,hareketleri suçüstü yakalanmış çocuk
gibi tedirgindi.Mavi ile yeşili sarmalayan sahil boyunca yürüyüşe çıkmış,birden bastırıveren açlık duygusu ve çaptan düşmüşlüğümün yorgunluğuyla ayaklarımı zorlayarak kat ettiğim dönüş yolunun bitimindeki parkın tahta bankına zor atmıştım ki kendimi ,sıcak bir merhabamla başladı gözlerimizin flörtü.Dostça selamlaşmanın
 verdiği rahatlıkla kadın kadına sohbete başlamıştık bile.Konuşmama orucunu bozmuş gibi biteviye anlatıyor,arada bir acayip tiklerle sağı,solu kolaçan ediyordu.
Sabahçı kahvelerinde anlatılan ayak üstü hikayelerden sandım önce,meğerse tufan hikayelerine çalım atacak cinstenmiş yaşam örgüsü…

Sert iklimlerin hüküm sürdüğü kıraç toprakların kucağındaki köyde yaşarlarmış yaklaşık yarım asır önce.On beşinde ya varmış,ya yokmuş gönlünü düşürdüğü ,şimdi adını vebalı gibi tiksinerek andığı Ali’sine.Karşılıklıymış sevileri.Yan yana geldiklerinde yanakları pembeleşirmiş heyecandan,bal rengi gözlerinin önünde kelebekler uçuşur,kalbinin atışlarını kulaklarında duyarmış.Güllerin tomurcuk verdiği,elma ağaçlarının vakitsiz çiçeğe durduğu yalancı baharın ilk günlerinin birinde arsız sarmaşıkların siperlediği;çimen diplerinde saklanan mor kertenkelelerin yuvalandığı bahçede evlenme vaatleriyle kendine bağladığı genç kızın iffetini kirletip taşıyamayacağı yükün altına sokuvermiş.Hülyalı bakışlarla gezinen çocuk/kadın,ruhunda esen fırtınayı sezecekler endişesiyle gözlerini yerden kaldıramaz olmuş.Akşamın tatlı loşluğunun çökmeye başladığı zamanlarda aynı yerde buluşur,derin nefeslerle taze yaprak ve bahar dalı kokularını içlerine çekerek gelecek düşü kurarlarmış.Genç adamın büyük şehirde yaşayıp,birlikte yaşlanmayı istediğini söylediğinde;yüreği dalından kopacak bir yaprak gibi titrer,akılcı tepkileri sonuçsuz kalırmış hep.
Her şeyin uykuda olduğu,ayın altından tepsiye benzeyip yol gösterdiği bir gece çaresizce bohçasını kaptığı gibi adımlarını bir ileri,bir geri atarak rüyalarını hem süsleyen hem korkutan yolculuğa çıkmışlar.Şimendiferin sesi ve bitmeyen homurtusuyla bölünen ,uykuyla uyanıklık arası seyahatleri gündüzün akşamla kucaklaştığı ilk saatlere dek sürmüş.Tanımadığı bu büyük kentte saksıdaki mahzun çiçekler gibi dilsiz,ayrılığın şimdiden üzerine abanıveren hüznüyle huzursuzmuş.

Nefessiz konuşmalarına mim koyup,kaçak tütünden sarma sigarasından çektiği dumanı ciğerlerine usul,usul boca etti.Güneş yükselmeye başlamış,sohbet gittikçe koyulaşmıştı.Merakla hikayesinin sonunu getirmesine rica ettim.

Geceyi geçirecekleri evi bulmaları çok vakitlerini almamış.Kendilerini yaşı geçkince olmasına karşın,yüzü aşırı boyalı,şuh ve yapmacık kahkahalarla ortalığı çınlatan bir bayan karşılamış.Ali’siyle daha önceden tanıştıklarını masadaki konuşmalarından sezen genç kadın sessiz ve utangaç tavırlarla yemeğini yedikten sonra yorgun oldukları için ev sahibesinden müsaade isteyip erkenden odalarına çekilip, minnet duygularıyla karışık tedirgince uykuya dalmış…
Ali’si olmaksızın geçireceği nedamet ve utançla karışık on yılının sabahında yarı çıplak,eğreti gülüşlü,kendi yaşına yakın,et pazarının sermayeleriyle karşılaşınca;deli dalgaların kıyıya vuran sesleri arasında kaybolan martı çığlıkları gibi feryat ve ilençlerle isyan edip,yazın ortasında sonbaharın son demlerinin yalnızlığıyla kalakalmış.Cankurtaranını beklemiş hep,yüzlerini bile hatırlamadığı birlikteliklerinde.
Kurtulmak için debelendikçe,daha beter bağlamışlar şeytani hilelerle.Melankoliyle beslendikçe kalbini buran boğumlar daha da düğümlenmiş.Günün rengi geceye dönmüş hep,gelgitlerin koynunda ki salınımlarından.Zaman içinde bastırmaya çalıştıkça
devleşen isyanına gem vurmayı öğrenmiş farklı direnç cepheleri oluşturup.

Buz tutmuş yüreğini yavaş,yavaş ısıttığını hissettiği mangal yürekli bir müdavimi;bulunduğu ortamdan vesikasını yırtarak çıkarttığını,nikahına alıp evinin kadını yaptığını anlattı hızlıca.İlk zamanlarda mutluluktan uçtuğunu,eşine kul köle olduğunu,eski eşinin ve yetişkin oğullarının ve çevresinin baskısıyla değiştiğini,başının dumanlı olduğu zamanlarda bağrı açılmadık küfürlerle unutmak istediği geçmişini tokat gibi yüzüne vurduğunu,sonu karakolda biten kavgalarının sıklıkla yaşandığını anlattı kuruyan gözpınarlarını alışkanlıkla silerek.Yine hakaret bombardımanına tutulduğu bir gecenin sonuna doğru kaderin yeni cilvesiyle karşılıklı yaralandıkları ve eşinin ölümü sonrası başka türlü esaret yaşadığı hapishane günlerini bir çırpıda anlatıverdi.

Cezasını ve yüreğinde yeşerttiği umut dolu şarkıları tüketerek,göçebe yaşadığı hayatın rüzgarıyla izini kaybettirmek için bu kente yeni geldiğini,temizlik işleriyle nafakasını çıkarttığını;köklerinden sökülmenin acısı ve tüm alt,üst olmuşluğunun perişanlığıyla yüreğini çimdikleyen acı geçmişini,tüm içtenliğimin göstergesi olan gülen gözlerimin derinliğinden aldığı cesaretle anlattığını sigarasından çokça çekip havaya üflediği helezonik sarı dumanların gölgesinde söyleyiverdi.

Veda ederken yaz dedi hanım söylediklerimi yaz ki ibret olsun genç kızlarımıza ben yandım onlar yanmasın…

Tüm hücrelerine sinip ağdalaşmış o katran karası pıhtının sinirlerine verdiği harabetle yalpalayan vücudunu sürükleyerek;içindeki zehiri kusmanın rahatlığıyla uzaklaştı sabahın kör karanlığında şimdi çok uzaklarda kalmış köyünün ve çocukluğunun havasına benzetip soluduğu bu yeşillikler içinde kaybolmuş parktan
( Çıkmaz Sokaklar başlıklı yazı F.TÜRKDOĞAN tarafından 24.02.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu