YAPRAKLAR DÖKÜLÜR KASIMLARDA!…

M.NİHAT MALKOÇ


Dünya nice liderler ve önder şahsiyetler tanıdı bugüne kadar… Kimisi kırıp döktü, kimisi tamir etti. Kırıp dökenler çabuk unutulurken ve lanetle anılırken; tamir edenler, ölümden sonra da yaşadılar içinden çıktığı milletinin yüreklerinde, dünya durdukça da yaşayacaklar, rahmet ve minnetle anılacaklar. İşte bizim Atatürk’ümüz bahsi geçen bu liderlerin ikinci grubunda yer alır. Yani o yıkmadı, kırıp dökmedi, kırılanı, yıkılanı maharetli bir usta gibi tamir etti.

Osmanlı devleti yorgundu, nice savaşlar görmüştü. Bir zamanlar üç kıtaya hâkim olmuştu. İnsanları barış ve huzur içerisinde yaşatmıştı. Fakat devletler de insanlar gibidirler. Doğar, büyür ve ölürler. Osmanlı da bu aşamalardan geçerek 20. yüzyılın ilk çeyreğinde öldü. Bunun sebepleri çoktur. Fakat şimdi çöküş sebeplerini bir kenara bırakıp netice üzerinde konuşmak zamanıdır. Vakit, bu devletin enkazı üzerinde yükselen Türkiye’yi anlamak vaktidir.

Yirminci yüzyıla damgasını vuran Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Türk ve dünya tarihinde apayrı bir yeri vardır. Osmanlı Türk İmparatorluğu’nun enkazından Türkiye gibi diri ve dinamik bir devlet çıkarma başarısını göstermiştir o şanlı komutan... Güçlü Avrupa ülkelerinin “hasta adam” olarak nitelendirdiği ve iştahlarının kabardığı bir dönemde yola çıkan Atatürk, kısa ama yorucu bir zaman diliminde genç Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini atmıştır.

Kurtuluş Savaşı’nın muzaffer komutanı Atatürk, Osmanlı Türk İmparatorluğu’nun çöküş sebeplerini ve son zamanlarındaki zaaflarını iyi etüt ederek tarihten ders almıştır. Kendi politikalarını da, bu temelden yola çıkarak hayata geçirmiştir. O bir halk adamıydı. Halkın içinden bir güneş misali doğmuştu. Ömrü boyunca da halkın içinde yaşadı. İsteseydi o da Osmanlı padişahları gibi saray hayatı yaşardı. Ama o, halkın içinde olmayı tercih etti. İnsanlarla kenetlenerek kaynaştı. Bu kadar çok sevilmesinin sebebi de budur bence… Yeri gelmişken Atatürk’ün yakın dostu Falih Rıfkı Atay’ın bir anısına değinmek istiyorum: “Cumhuriyetin 12. yıldönümü için birçok döviz hazırlanmıştı: Atatürk bizim en büyüğümüzdür; Atatürk bu milletin en yükseğidir; Türk Milleti asırlardan beri bağrından bir Mustafa Kemal çıkardı… gibi. Döviz listesini gözden geçiren Atatürk hepsini çizdi, yalnız şunu yazdı: Atatürk bizden biridir.”

Kurtuluş Savaşı’ndan sonra Atatürk için yepyeni bir dönem başlamıştı. Asıl savaş bundan sonra başlıyordu. Cehaletle savaşmak onun öncelikli meselesiydi. Bunun için bir dizi inkılâplar gerçekleştirdi. Önce saltanatı kaldırdı.(01 Kasım 1922), 29 Ekim 1923’te Cumhuriyeti ilân etti. Eski yasaları yürürlükten kaldırarak modernleşmenin temellerini attı. Kadın-erkek eşitliğini sağladı. Tevhid-iTedrisat kanunuyla eğitim birleştirilerek kız ve erkeklerin aynı ortamda eğitim görmesi sağlandı. Atatürk inkılâpları ardı ardına devam etti. 01 Kasım 1928’de yeni Türk Alfabe Yasası kabul edildi. Aşar vergisi kaldırıldı. Hafta tatili pazara alındı. Milâdî takvime dönüldü. Uzunluk ve ağırlık ölçüleri değiştirildi. Koyduğu cumhuriyetçilik, halkçılık, lâiklik, devletçilik, milliyetçilik, inkılâpçılık ilkeleriyle yepyeni bir Türkiye inşa etti.

Onun da her insan gibi seveni de oldu sevmeyeni de… Tabiî ki iç ve dış düşmanlarımız onu sevmedi hiçbir zaman… Lâkin sevenleri her zaman, sevmeyenlerinden daha çoktu. Türk insanı model olarak onu kabul etti. Her gittiği yerde olağanüstü bir sevgi seliyle karşılaştı. Milletimiz onu bağrına bastı. O, 57 yıllık ömrünü vatana ve millete vakfederek bir 10 Kasım sabahı 9’u beş geçe ebediyete intikal eden müstesna bir insandı. Türk halkı onu unutmayacaktır. Sözlerimi şair M.Güner Demiray’ın şu anlamlı mısralarıyla noktalamak istiyorum:

“Yapraklar dökülür kasımlarda
Yeller uğuldar vadilerde, ne çıkar
Bir özgürlüksün çağlara en güzelinden
Sen bayrak bayrak fikirsin
Ölüşün diriliştir yeniden
Sen mavilerde yeşeren yapraksın
Sen her mevsimde açan baharsın!”
( Yapraklar Dökülür Kasımlarda! başlıklı yazı M.Nihat Malkoç tarafından 16.05.2009 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.