Sönmüş bir yanardağ gözlerin
Cezayir akşamları gibi
Tunus gecelerinin sıcak esintisi
Değmiyor artık saçlarına.
Halka küpelerin Meryem
Geliyor aklıma.
Ellerinin sıcaklığında
Eriyen kalbimden yaptığın merhem
Deva olur mu artık yaralarıma.
Akmıyor o şelale
Mağrip suyu aramada.
Maşrıkta sensizliğin derin hüznü
Dalgaları gibi denizin
Köpük köpük kabarmada.
Solmuş, bakılmaya bakılmaya
Kameri kıskandıran benizin.
Sen ki, bir zamanlar göğüs gerip nice fırtınaya
Güneşi olmuştun ruhumdaki Akdeniz'in.
Loş akşamlarında Tunus'un
Sabahında Cezayir'in
Deflere, zillere vuran ellerin
Ateşinde kavrulmaya hazır bir ben
Esiriydim
Senin o çingene gözlerinin.
Savrulsa da rüzgarda şimdi
Çöl kumları eskisi gibi
O kumların dokunuşları bitkin.
Yıllar geçti udlar sustu mağripte
Bir matemin gazeli oldu silüetin.
Kırmızı güller kaldı aklımda bir tek,
Saçlarına taktığın,
Bir resim duvarda
Senden hatıra
Ellerimle yaptığım.
O resimde sen
Baygın bakışların,
Hem çapkın hem ürkek.
Sen hayal oldun kara kız adın Meryem değil belki...
Ben öyle dedim sana
Bilmesin istedim kimse bendeki ismi
Ben Meryem dedim sana.
Kutsaldın benim için bil ki.
Kimbilir sen de bana
Ne isimler taktın gülerek...
Ve belki dedin
Ne utangaç bir erkek.
Mağripte, sabahları beklerken hâlâ
Rüzgâr sessini getirsin diye bana
Ölüyorum Meryem, dilimde son bir dua
Kavrulurken dudaklarım,
Haydi vur topuklarını toprağa
Kuruyorken güller
Sönüyorken bu vaha
Ne bekliyorsun ki daha.