İnsanlık tarihi hakkında bildiklerimiz son 2500–3000 yıldan ibaret. Daha öncesini maalesef bilemiyoruz. Bu 2500–3000 yıllık tarihinse tamamı hakkında bilgi sahibi olduğumuz söylenemez. Elbette silahlara ve savaşlara harcadığımız parayı bilimsel araştırmalara harcasaydık daha çok bilgimiz olurdu. Nedense insanoğlunun kendini yok etme içgüdüsü oldukça hırslı ve azimli çalışıyor. Oysa bahsettiğim gibi silahlara ve savaşlara harcadığımız para ve emeği bilimsel araştırmalara harcasak daha çok bilgi birikimine sahip olurduk. Bu bilgi birikimininse hayatımızı ne kadar kolaylaştıracağını, dünyayı ve yaşamı anlamamıza ne kadar faydalı olacağını hayal bile edemiyorum. Ama yok biz birbirimizi var etmek yerine yok etsek sanki daha iyi olacakmış gibi davranıyoruz.

 

            İnsanlık tarihi boyunca insanlar neler yaptılar? Ben kendi namı hesabıma insanların Hollywood filmlerinde anlatıldığı gibi dünyaya ilk geldiklerinde ilkel varlıklar olduğuna inanmıyorum. Bu çok saçma bir teori bence. Elbette ben evrenin, dünyanın ve insanların yaradılışçılık teorisine göre var olduklarına inandığım için böyle düşünüyor olabilirim. Ama ben inanıyorum ki tüm evren ve içindeki canlılar yaratılmışlardır. Bunun ile ilgili birçok örnek verebilirim şimdi ama konumuz yaratılışçılık ve yaratılışçılığın ispatı değil elbette. Bence insanlar bazılarının anlatmaya çalıştıkları gibi bir zamanlar ilkel olan ve sonraları modernleşen varlıklar değillerdir. Bu anlayışa göre biz yeryüzünün en modern canlılarıyız. Hiç sanmıyorum.  Yapılan arkeolojik çalışmalarda şimdiki zamandan binlerce yıl öncesinde insanlar beyin ameliyatı bile yapabilecek bilgi ve teknolojiye sahiplerdi. Bu o insanların ilkel olmadıkları anlamına gelmiyor mu sizce de? Ayrıca yaptıkları aletlerden hiç bahsetmeyeceğim. Bulunan pek çok aleti ne amaçla kullandıklarını bile kestiremiyor şimdi bilim insanları. Belki de bizden daha ileri seviyede idiler. Neden olmasın öyle değil mi? Belki de aynen bizde olacağı gibi kendi teknolojileri kendilerini bitirdi ve bizler onların teknolojik kıyametinden sonra yaşayan insanlarız. O halde ne kadar ilkel olduğumuzu düşünebiliyor musunuz? Modernlik, bilgisayar ve cep telefonu kullanmak, otomobile binmek, uçakla seyahat etmek ve yüksek katlı binalarda oturmak olmasa gerek öyle değil mi? Bakış açıları ve kullanılan kaynaklar topluma ve zamana göre değişirler. Bizler enerji kaynağı olarak elektriği kullanırız, başka bir topluluk ise başka bir enerji kaynağı bulabilir. Bunu elbette ki bilemeyiz.

 

            Bilim insanları bir zamanlar kutuplarda timsahların yüzdüğünü ve kutupların tropik iklime sahip olduklarını söylüyorlar. Ayrıca birleşik olan kıtaların ayrıldığını. Bu veriler ise şunu anlatıyor bize dünyada değişmeyen tek şey değişimdir. Evren değişir, dünya değişir ve insanlar değişirler. Bunun önüne geçmek imkânsızdır. Benim asıl merak ettiğimse geçmişte insanların nasıl düşündükleri ve nasıl yaşadıkları? Bunu bilmek bize ne mi kazandıracak? Elbette ki bunu bilmek bizim hayatımızı kolaylaştıracak ve hayatı anlamamıza yardım edecek. Bizler en doğrusunu kendimizin yaptığına inanıyoruz. Ama büyük bir yanılgının içindeyiz. Şuan yaşadığımız dünyayı maalesef düşüncelerimiz değil içgüdülerimiz yönetiyor. Bu yüzden kendi neslimizi ve dünyamızı yok etmek üzereyiz. Kendimizi ve bildiklerimizi doğru olarak kabul etmemize rağmen bu olumsuz sonuçlar çıkıyorsa ortaya bunda yanlış bir şeyler var demektir. İşte bu yüzden geçmişten öğreneceğimiz çok şey var. Geçmiş derken yüz ya da bin yıl öncesinden bahsetmiyorum. İlk insandan bu yana yaşananlardan ve toplumlardan bahsediyorum. O insanlar dünyaya ve yaşama nasıl bakıyorlardı? Toplumlarındaki en önemli kurallar nelerdi? Neler düşünüyorlardı ve nasıl besleniyorlardı? Teknolojide nereye kadar ilerlediler? Neden haklarında dinozorlardan daha az şey biliyoruz? Ben bir komplo teorisyeni değilim ama aklıma gelmiyor da değil. Yoksa bilinenler bizden gizleniyor mu? Bu konudaki gerçek nedir?

 

            Dünya için yaratılmadığımız çok açık. Dünyayı ve kendimizi yok ediyoruz çünkü. Belki de bilinçli olarak buna programlandık. Ama kendi tarihimiz hakkında bildiklerimiz çok az.  Özellikle geçmiş insan toplulukları hakkında bildiklerimiz varsayımdan öteye geçmiyor. Kesin olduğuna inandığımız bilgiler ise sübjektif bir biçimde elde edilmiş. Eğer bir dilek hakkım olsaydı o dileğim ilk insandan bu yana insanlık tarihini bizzat görerek öğrenmek ve bilmek olurdu. İnsanoğlunun yeryüzü macerası en büyük bilinmezimiz aslında. (Sorularımızın cevaplarının yıldızlarda olduğuna inanmıyorum ben. Bence sorularımızın cevapları içinde yaşadığımız dünyada. Elbette bu sözümden uzay araştırmalarının önemsiz olduğu anlamı çıkmamalı. Zira uzayı da ziyadesiyle merak ediyorum. Ama sizce da uzaya harcanan para dünyaya ve dünyadaki bilimsel araştırmalara harcansa daha iyi sonuçlar almaz mıyız? Hatta bundan sonraki uzay araştırmaları bile bizim için daha kolay olmaz mı? Önce içinde yaşadığımız gezegenin problemlerini çözmeliyiz bence. Böylece daha doğru bir iş yapmış oluruz. Yani bu şuna benzer; üç yüz bin kilometrelik bir yola bir kağnı ile de çıkabilirsiniz bir Ferrari ile de. Ama hangisinde daha rahat edeceğimiz ve hangisinde daha hızlı yol alacağınız ortadadır. Bende bilim insanlarına diyorum ki önce oturup Ferrarilerimizi yapalım. Sonra o Ferrarilerle uzayda daha hızlı ve daha kolay yol alabiliriz.) Bundan binlerce yıl önce yaşayan insanlar ne düşünüyorlardı ve biz şimdi ne düşünüyoruz? Asıl çözmemiz gereken bilinmez bu olmalı…

( İnsanlık Tarihi Kağnı Ve Ferrari başlıklı yazı MESUT ÇİFTCİ tarafından 7/24/2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.