Habil'in torunuyuz, Kabil anlamaz bizi
İnsanlık
gönderinde allarımız var bizim
Kardeşlik
ikliminde bahar eyledik güzü
Menzili
barış olan yollarımız var bizim
Allah
bir, Muhammed bir, Ali gelir ahiri
Dostluğa
omuz verir bu dünyanın mahiri
İnsanlık
bir Zühre'dir, bizler onun Tahir'i
Bir
eşkinden bin veren dallarımız var bizim
Muhabbet
deryasında arınırız kirlerden
İstikamet
alırız; Kaygusuz'dan, Pirler'den
Hünkâr'dan
el alanlar, uzak durur şerlerden
Peteğimizden
sızan ballarımız var bizim
Güneşin
doğduğunu, görmeyenler bilemez
Gönüller
bir Kâbe'dir, girmeyenler bilemez
Hakikatin
sırrını, ermeyenler bilemez
Hacı
Bektaş Veli'ce hâllerimiz var bizim
Sevgiye
inanırız, nefreti taşlarız biz
Hakikat
göklerinde uçuşan kuşlarız biz
Hacı
Bektaş yurdunda bir ömür kışlarız biz
Kardeşliğe
uzanan kollarımız var bizim
Âdem
ortak atamız, ayrı gayri bilmeyiz
Düşeni
kaldırırız, ağlayana gülmeyiz
Kardeş
düşmanlarının oyununa gelmeyiz
Sevgiye
geçit veren bellerimiz var bizim
İnsanlık
bir elmadır, kadın öbür yarısı
Can
yumurta misali, kadın onun sarısı
Bu
dünya bir kovandır, kadın ana arısı
Başka
il'e benzemez illerimiz var bizim
Sevgiye
ulaşmayan yollardan uzağız biz
Kenetlenmekten
aciz kollardan uzağız biz
Barışa
inanmayan kullardan uzağız biz
Hakikati
söyleyen dillerimiz var bizim
Edep
erkân üzere cem eyleriz bir ömür
Sevgiyi
gönüllere dem eyleriz bir ömür
Aşkı
kör karanlığa şem eyleriz bir ömür
Gönül
bahçelerinde güllerimiz var bizim
M. NİHAT MALKOÇ