Utancımın isi var titreyen kandilimde
Gönül sızım âşikâr, gözüme yaş kâr bugün
Hislerime tercüman heceler kan dilimde
Bildik sözleri tekrar gerçeği inkâr bugün
Nifak özü düşünce ilâhî çıramıza
Irk perdesi çekildi canlarla aramıza
Vahdet merhemi sürsün tabipler yaramıza
Mü'minler göçmüş zağar, Gazze tarumar bugün
Umudun en muhteşem göründüğü anlarda
Yine ye'se yem olduk, kaybolduk hazanlarda
Tarihin nazarında, beşerî lisanlarda
Talih zehir kusan mar, sürgün her bahar bugün
Bahtına keder ise levh-i mahfuzda yazan
Teline gam üşüşür, yaz günü üşür ozan
Vakit yine o vakit; mevsimler vakt-i hazan
Kan kusuyor bombalar; katliamlar var bugün
Tasmasını tutandan geldikçe zulme destek
Daha da kudurmakta kahpe siyonist köpek
Paramparça insanlar, sayısız masum bebek
Aksâ'dan esen rüzgâr sineme hünkâr bugün
Ersiz kalan âlemde arsız olunca efe
Ağır geldi sineme gam ile dolu küfe
Arifin azmi gerek hislerimi tarife
Kalemler gamsıza yâr, gamlıya ağyâr bugün
Yüreğimin oduna naçar kalınca deva
Tebessüm çehreme zûl, çeşm-i giryan bedava
Gaflet payını aldı, garip kaldı bu dava
Nazarımın ufku dâr, şemse şua ar bugün
Göğe kanat çırparken sayısız can, mücahit
Sürûr-u semavata Aksâ kuşları şahit
Gazze yanarken seyir! Bu utanç bize ait!
Günahımız dağ kadar; tövbeler naçar bugün
Bizken nûrdan nasipdâr, ilahî arka akan
Dilenciye dönüştük; haçlı avcuna bakan
Dün âsâra, çağlara derin izler bırakan
Yazık; kurumuş pınar, çürümüş çınar bugün
Ey Hira'dan yükselip yön gösteren Yıldızım
Kıyametler kopuyor, yetiş n'olur; yalnızım
Her soluğum ızdırap, bin hıçkırık her sızım
Gönlüm alev kusan nâr, tarifsiz bu hâr bugün
Bu asırda şan şeref zulüm ile eş madem
Haram olsun Yâ Rabbi Firavun'lara kıdem
Nefes almak işkence, hem her lokma zehir, hem;
Özlem ölüme kenar, yakıcı buhar bugün