"Şu insanoğlu merhametli olduğu kadar  zalim,yufka yürekli  olduğu kadar da taş kalpli.Şaşıyorum hallerine.Adam sabah ezanı okunurken alacakaranlıkta  sıcak yatağından kalkıp bir dere boyuna oltasını atıyor çayını demleyip kahvaltısını yapıyor yapayalnız,eşinden ve çocuklarından kaçarmışcasına.Hem beni tutarak eğleniyorlar can çekinişlerimi keyifle izliyorlar hem  tavada kızartıp afiyetle yiyorlar  ama en büyük kötülüğü yine onlar yapıyor bana;cam ve plastik şişeleri,kağıtları,demir çubukları ve çer çöpleri denize fırlatıveriyorlar.Her şeyi öğrense şu insanlar,denizi kirletmemeyi öğrenemezler çünkü denize girdikleri zaman sanki tuvalete girmiş gibi davranırlar."

"Bize de ekmek atanlar  azaldı,dünyanın sonu mu geldi acep?

"Size ekmek atanlar ile bize olta atanlar aynı zihniyetteki insanlar değil midir?"

"Onu bunu bilmem ama bildiğim tek şey,insanlar aşık olmaktan artık korkuyorlar çünkü güven,sevginin celladıdır.Diz dize,göz göze,el ele aşıkların tatlı muhabbetlerine az şahit olmadık saatlerce cıvıltımızı dinlemekten usanmazlardı.Bu kadar dertleştiğimiz yeter,çık yukarı,bana yüzmesini öğret!"

"Öğretirim ama bir şartım var:karnımı doyuracaksın!"

"Kabul,ondan kolayı ne var,dünyanın solucanlarını yığarım buraya."


Martı ile balık  arasında geçen  bir   konuşmaydı  bu ve balık  martıya güvenerek suyun yüzeyine çıkınca yem oluverdi,içinden hangi türküyü mü söylüyordu:

"Uzun ince bir yoldayım gidiyorum gündüz gece."
( Balığın Hazin Sonu başlıklı yazı berberce tarafından 10.06.2023 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.