Ölüm ırgalamaz gülüşlerimi çalıntı
bir mektubun sahibesi ölümün iz düşümü…
Metruktür gizem yüklü mevsim
Meali ölüm kokan resim
Ah, yâd edilesi dünün
Kerrat cetvelinde saklıyım
Altında örtünün
Masamın başında idamesi
Çalıntı gülüşlerin mecazi serzenişi
Ötelenmiş düşler durağı
Sabahladığım yalnızlığın en devasa
rakımı
İçine düştüğüm tuzağın bekası
Sahi, yarına çıkar mıyım?
Ola ki çıktım çıkılası rakıma
Sahi, yarına çıkar mı bu şiir?
Sendeleyen kalemin diz(e)lerini
dövdüğü
Belirsizliğin meczup sultanı
Kâh bir esinti
Kâh yarım kalmış bir rüya
Meali ne hüzün ne ölüm
Olası iken veda
Merdanesi de kırık sözlüğün
Hani, içimde saklı
Her söküğün bedeli
Ve şeceresi öfkeli alaylarında
iblisin
Ne sitemdir ettiğim
Ne isyanı kabul görür ruhum
Yüreği daraltan kıstırıldığım ufukum
Nasıl ki kırık sayacı efkârın
Diyezler ve notalar sarardığı kadar
Simamdan kayan yıldızlara duacıyım
Bir mesken değil
Bir makam hiç değil
Bir resim iken solgun
Bir kıyam iken ruhum durgun
Şerefimle yaşadığımdan öte
Vurulduğum yüreğin merkezinden
Haşat eden mevsim
Arazi olmuş öykülerim
Anlı şanlı bildiğim mazim
Beynamaz günahların gölgesinde sinen
iç sesim
Sabıkalı bir yürektir benimki
Sevgiden giydiğim hükmü sonlandıramaz
hiç kimse
Ölümsüz değil
Öz verisi yitik hiç değil
Ön sözü öykümün
Öykündüğüm kâh huzur kâh ölüm
Öldürdüğüm nefsim suya bandığım
Bir recim belki de resmedilen
Bir dirayet bir hakkaniyet
Merhamet yüklü bir evren dilediğim
kadar
Haris ruhlardan yana baksın çıkan
Sonsuzluğun hicrinde bir isyan
Olsa da meali kimsesizliğin…
Haiz olduğum tek zerremle
Hazzı belki de ömür denen ikamenin
İz düşümü kâh hüzün kâh mevsimde
seken
O kör kurşun nidaların esintisi
Zemheri ile yüklenmişken yokuşun
Varsın b/ağlansın basireti bilinmezin
İlahi Sarnıçtır içine gizlendiğim
İlahi Aşkla yalnızlığımda
debelendiğim
Varsa yoksa Yaratan tek kurtarıcı