Yek gelen bir hayaldi seni sevmek,
doğurgan hükümlerin nezdinde kırılası o taş plak demlendiğim hüznün bekası
sarısında sözlüğün sanrısında ölümün.
Kuşpalazı iklim meylettiğim
Reddedildiğime vakıf çizilesi o dev
taslak
Zerre mecalim yokken bile içime sığdırdığım
Asla da değil dünyanın telaşı
İstimlak edilmiş bir duvar misali
Önüme dikilen lahitler anıt mezarlar
Sandık dolusu safran sarısı imge
Hemhal olduğum kadar
Kayıtsızlığında insanların
Yetmezmiş gibi bir de içimde
İçten içe kaybolduğum
Sonsuzluğun mülakatı
Hani olur da: kabul görürüm birilerin
nezdinde
Heceler mi sektiğim bir bir?
Hecelediğim bir alfabe
Yitik bir tebessüm kayıp tesellim
Tecelli eden yeni günde dahi saklı
izi ölüm penceresinin
Pervazında,
Yek gelen bir zar gibi
Yeknesak bir sözlüğe tekabül
edebildiğim
Kim bilir kaçıncı harfiyim haiz
olduğum
Yenilgilerin
Fevri rüzgârı olsa olsa mealim
Hamt ettiğime binaen
Kışkırtan kim ise iblisi
Yerle yeksan bir özgürlük hem benimki
İçine kıstırıldığım mahzenin
Milimlik hasreti düne
Yüz ölçümü
Kâh sonsuzluk kâh hüzün
Kaykıldığım şu zemin
Hem yok da artık yüzüm:
Her ne kadar dönük olsa da yüzüm
Rabbime
Hecelerden firarım
İdraki nerede ise imkânsız
Mağdur kılındığım yaslı fıtratım
Bir fıkra adeta için için yanan
Bir fitne ki ömrün doğasında yaşanan
İkazım kendime
İtirazım da
İsyanım zalime
İtibarım zedelenmesin diye
İçime kapandığım sonra dışıma
Nasıl ki baskın dış ses
İç sesimle ve sevdiklerimle imtihanım
Kabul görmek ne mümkün dünyanın
nezdinde?
Hası acının
Yası kâinatın
Yaşımla özdeş yasım
Yasladığımdır başımı sadece Rabbime
Bir de asası yüreğin
Tekabül eden yaralı kalemime
Ne mihrabım kaldı geride
Ne mabedim
Matemimin üstü örtülü
Ve işte acılarımdan beslendiğimin
türküsü adeta
Yanık ucu sevdanın
Yakardığım Mevla’nın
Asla da dolduruşuna gelmediğim insanların
Bir fani ki
Bir de kırık fanusum
Bir zemheri ki
Yaz sıcağında dahi üşüdüğümün
veryansını
Taşıdığım kabrime
Muktedir olana muteber kılınmak adına
Makulden ziyade
İmkânsız hayallerin de düşmüşken
peşine
Ne muğlak ne mundar
İncir çekirdeğini doldurmayan ne
varsa
Kanadığım kadar her katresi hayatın
Kanmakla iştigal bir mealim
Meylettiğim mutluluk olsa bile nedir
ki ikbalim
Hazzı acının
Açmadığım kalbin kırık kapısında
Firarım gün ve gece
Eğilip bükülmeden yaşamanın bedeli
Varsın olsun yalnızlık ve özlem
Yaşadığım ihaneti sunarken şiirin
diktiği gözleri
Bilinmeze koştuğum
Bilip bilmeden coştuğum
Bindiğim bir alamet ki
İzini sürdüğüm kıyametin öncüsü
Kıymete binmez ki benliğim
Ne kibir ne kin ne kinaye
Haiz olduğum saf sevginin ve
yalnızlığımın rengi
Azat edilesi bir kuş gibi
Azadesi yokuşun bir düş gibi
Yanık sesi türkünün içimdeki kor gibi
Hasretim kendime
Hemhal olduğum yine kendimle…