Hüznün En Koyusunu Çalıyor Rüzgar


öyle pencerelerden gece vakti yollara
dolunaysız yalnızlığın kaç bucak olduğuna
bir gölge gibi süzülüp duvar diplerine 
köşe başlarına 
bakıyorum

hüznün en koyusunu çalıyor rüzgar
kanatıyor up-uzun ıstırapları
yağmur yağıyor 
tenden ciğerlere değiyor soğuk
evlerin avlusundan yükseliyor toprağın kokusu
kaç kez yuvarlanıyor boşluğa 
örtüsüz pencerelerden 
içimin uğultusu

vakit gece yarısı
ayrılık saatlerinin saplandığı göğüsde
yağmalanan her şey
şubattır
soğuktur
bir kerbela beyti gibi mahzun ve hüzünlü
kan revan.

şimdi 
düşen her yağmur damlası
boynu bükük
unutulmuş coğrafyalar gibi
yalnız 
ve suskun
nereye varacağını düşünmeden
her an vuruyorlar beni
usulca

yer gizli 
gök kilitli 
açamadım kalbin kapısını
gecelerce sığınacak 
uyuyacak bir diz
ağlayacak bir omuz arıyorum

hüzünlü bir seda yayılıyor  fezaya 
ağıt oluyor sessizliğin ortasına 
öfkenin soğuğu kalın bir örtü gibi 
örtüyor dört bir yanı
gök, yıldız, ay
dağ, taş
ez cümle suskun
tüm sözler kadar 
şimdi
ben

redfer
( Hüznün En Koyusunu Çalıyor Rüzgar başlıklı yazı redfer tarafından 23.05.2023 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.