Y Günlükleri 10.06.13 10.06.13 Pazartesi
Y Günlükleri 10.06.13
10.06.13 PAZARTESİ
Evin korneşlerini Yasin yaptı. Ah ne kadar zor gelmişti bana onları yapmak.
Abime "ben yapacağım "derken çok mu övündüm bilmem. İhsan’la ikimiz bir tanesini
bile takamadık.
Dün elektriği yer altından vermek için ne büyük eziyetler… Kepçe getirdik 40
dakika çalıştı; bir saat parası aldı. "Adet böyle" dedi geldik mi en az 80 TL. Ah
kafam barı parasını aldığı süre çalıştırsaydım onu. Bir de peşin para istemesi
yok mu ? Adamı öldürüyor.
Hüseyin abiyle yarı şaka yarı ciddi tartışarak çalışıyoruz. Kahvaltıyı annemin
evinde beraber yapıyoruz, o konuşuyor, ben yiyorum. 'Dünyayı yedim' desem yalan
olmaz. Bir de tuttum sitem ettim ona.
Sıcak müthiş. Başımdan aşağı su döktüm 2,3 defa. Bir yandan tıka basa yemenin bastırdığı ağırlık ,bir yandan Hüseyin
abinin azarlamaları –kahrolası tüm ustalar böyledir ,hem para verirsin hem köle
yaparlar seni.-
Bazı insanların ağzına vuruyor demek ki. Yılıyorum onlardan bu usta da
onlardan. Büyük abim gibi benim. Bunu kendisine de söyledim.
3 gündür uykusuzum. Cumartesi de uyumak nasip olmadı. 'Bir an önce iş bitse de
şu adamdan kurtulsam' diye dua ediyorum. Allah’tan başka yere çağrılıymış acele
etti. Yoksa çenesinden, telefon konuşmalarından iş yapamıyor ama yevmiyesini tam
istiyor. Bana yaptığı eziyet te çabası.
Cuma günü Eyüp Sultan Kuran Kursu'nun açılışına gittik. Bekir Bozdağ gelmişti.
Burhan Kuzu ve bizim kentin milletvekilleri, Vali, Büyükşehir Belediye Başkanı
daha bir sürü zevat. Art arda konuşmalar yaptılar.
Ben sıkıldım oğlumu alıp
biraz açıldım. Dondurma yedik, akşam eve getirdim onu yeğenle birlikte.
Annem geldi evine. Kardeşimdeydi. Şaşırdım işimi yeni bitirmiş banyo yapmıştım.
"Evine gitmek istedi" diyorlar. "Evim de evim" demiş güya. Elbiselerini kirletmiş
biraz. Gelin azarlamış onu. "Söyleme kimseye" diyor "O duymasın". "Akşam gitme" dedi
ben de kaldım. Gece soğukta oturduk yeğenle enişteyle. Habip te bizimleydi.
Onlar piknik için kararlaştırdılar.' Ben de gelirim' dedim yarım ağızla. Oysa
ne çok işim var. Kepçe kazdığı yerlerin çoğunu kapatmadı. Aslında ben kapattırmadım,
borular döşenecek içinden, 4 çarpı 16 antiğron kablo geçirilecek. Bir tarafını
doldurdum toprak parçaları, taşlar, mıcır.
Demir boru, plastik PVC birbirine ekledik. Aradan internete giriyorum, annemin
evinde şiirlerime bakıyorum, sabah yayınladıklarıma, günlüklerime, gezi parkı ile
ilgili yazdığım yazıya. Kaç kişi okudu diye.bengisusanat.tr. gg. 1090 kişi
girdi, oysa yılarca unutulmuş bu siteye ancak 300 kişi girmişti; şimdi 3 kata
çıktı, hem de kaç ayda 5 yıla karşılık 5 ayda. Bengisusanat.com’ un reytingini
ise öğrenemedim bir türlü. Hikâyeler. Net’te. Bayağı okunuyorum. Antoloji.
com’dan şiirimin özel bloglarda- hem de müstearım yazılmadan- alındığını görüyor,
şaşıyorum. Demek ki 'ey kutlu peygamber'in okunuşu salt 50 bin değil; diğer site
ve bloğlardakini de sayarak bu rakam kâfi gelmez. Eşime diyorum "bu intihalleri
mahkemeye versem, zengin olurum."
Bugün notları tamamladım. Tüm sözlüleri 100'e bağladım. Bu öğrenciler bunu hak
ediyor. Fen Lisesi kentin en seçkin öğrencileri. 100'ü onlardan esirgeyemem.
Soru ve cevapları bizden iyi biliyorlar. Soruları okuyorum anında
cevaplıyorlar. Bir de akıllı tahtalara aktarabilsem; tozunu attıracaklar, maşallah.
Gökçe Nur resmimi yapmış, tam benzetememiş, üzgün ciddi bir adam çıkarmış benden.
Teşekkür ettim. Performans notu verdim. Biraz konuştuk. Sözlü notları hakkında
kanaatini sordum. "Bol not veren öğretmen daha çok seviliyor"dedi. "Ama size
zararım oluyor diye kuşkulanıyorum" dedim. "Gidiyor musunuz Hocam" dedi, Tabii
dedim "tayinim çıktı. "Ama mahkeme yolu açık. Dönmemi istiyorsanız, dua edin,
kazanayım." Sonra akıllı tahtaları gezdim, kendi slaytlarımı flaşım kaydettim.
Annem "çok yalnızım" diyor sabah yine uğradım yarım saatliğine. Yarım saatliğine
geleceksen hiç düşündüm hiçbir şeye razı olmuyor bu kadın. Sonunda gitgide her
şeyden mahrum olacak. Önce halamı istemiyordu sonra ona eziyetler etti şimdi de
yalnız kaldı.
Gelme dedi ama ben geldim yine. İyi ki gelmişim. Dua et dedim bir an önce
geleyim. Bu ayrılık zor oluyor. Derince ’den buraya. Yapamıyorum. Annemle
ilgilenemiyorum.
Bayram ertesi düğün yapacağız. Yazın bir de Yunus’un sünnet düğününü yapabilsek
ne güzel olacak. Bir de taşınsak ne güzel olacak. Köyün temiz havası. Bir de
doğalgaz tesisatını yaptırabilsek.
Evin elektriğini keseceklermiş. Faturayı ödememişiz. Bir yandan vergiler. Kâmil
söyledi şimdi günde 20 kişi giriyormuş. Antoloji sayfamda aşağı yukarı o kadar
hikâyeler net ve diğer sitemde aynı toplamda 80 ila 100 kişi. İyi bir okuyucu
kitlesi. Sana bir şey diyeyim mi diyor senin sitene en çok İsrail’den giriliyor
sonra Türkiye’den sonra Almanya’dan. Herhalde Filistin ‘dendir diyorum.
Türkiye’yi anlıyorum ama Almanya neyin nesi. Oğlum orada çok Türk var diyerek
alakayı kuruyor, ama ben yine pek emin değilim hangi yazılarım onların ilgisini
çekmiş olacak ki.
Ben mesaj çekiyorum diyorum sitelerimi haber veriyorum, maillerimle
tanıtıyorum, ayrıca facebook ile twitter, bir de Google pluslarımdan paylaşıyorum.
Diyorum onların etkisi oluyor herhalde.
Ahmet Kemal