1
Kolektif bir alan içinde kişisi bencillik,
özgeciliğin biraz gerisinde kalan bir bastırılmadır. Özgecilik içinde kişisel
yararı kolektif bencilliğin üzerinde tutmak hileydi. Tuzaktı. Kişisi mülk
sahipliği başlangıcı oluşan inşa içinde yoktu., Mülk sahipliği sisteme viral bir
etki yaptı. Böylesi viral etki karşında demokrasi bir tepkiydi. Ve üreten
kolektif alan içinde mülklü ve mülksüzlüğü ağırlıkça hukuki eşitleşmenin isteğiydi.
Mülk sahipliği El takdiriydi. Kurnaz
kişiler içlerinde sakladıklarını El üzerinde ve El ‘in ağzında dile getiriyorlardı.
Mülk sahipliği anlayışı ortalama osilasyonlara dayalı kolektif denkliği (bire
bir ilişkileri) bozmuştu. Birebir ilişkiler artık mülk sahibinin takdiri denen söylemlerle
açıklanıyordu. Demokrasi mülk sahipliğinin baskısı karşısında sürecek olanı
direnişçi hareketler bütününe verilen isimlendirmeydi.
Demokrasi kolektif alanın enerji
sağlama süreçlerine uygulanan bağlanımlar olmakla, somuttu. Yine demokrasi
türlüce anlamlarla ifade edilirken de soyuttu.
Başlangıçtaki kolektif ağırlık
merkezi “işsizliği ön gören bir yapılaşma” değildir. Aksine güçsüz sakat, hasta vs. olmadıkça kişisi
sağlamalar eksenindeki kolektif alandaki günlük işler, bire bir eşleşme içinde herkese
paylaşmacı bir iş öngörür. Başlangıç etkili koşullar geleceğin de mecburiyetidirler.
Başlangıç koşulu özde “kişisi enerji sağlama süreçliydi, bencilce korunumlu
kaygılar eksenindeydi”.
Ve dahi kolektif süreç
tüketilenden fazlasını sağlayan ve üreten bir bağ ilişkisi olarak ortaya çıkmıştı.
Yaşlısını, sakat ve hastasını, çaresizi koruyup, kolektif alan dışı çevreye de enerji
aktarabilen kapasitedir.
“Günümüz üretimi içinde”, teknik kullanımlı
emek yoğunluğu nedenle işsizlikler artar! Teknoloji yoğunluklu üretim, tüm
kolektif öznelerin tüketeceklerinden kat be kat fazladır. Üstelik teknoloji, bilgi teknik AR-GE kolektif
akılla, kolektif kapasiteyle, kolektif güç ve kolektif yetenekle ortaya konmasıyla
kamunundu. Kolektif alan kişisi sahiplerle değil, kolektif bileşimli
sentezlerle ve kolektifçe kurulmuştur.
Kolektif olan kamusal olandı. Kamunun
mirasçısı kamuydu. Ve o kamunun tüm özneleriydi. Kamusal gelişmenin ortaya
koyduğu teknolojik üretimler işsiz olsanız bile kamusal mirasçı olmanızla sizindi.
Köleci sistem üst paragraflarda sayılan kolektif öze göre paylaştırma yapmaz.
Köleci sistemde paylaştırma
takdirli ve taksirlidir. Suçlar da takdirden kaynaklı bilinçli taksirle işlenen
suçlardır. Bu nedenlerle kolektif alan içinde sayılan “kamusal mirasçılık gibi başlangıç
koşulu olan şartlar” haldeki sisteme geri etkimeli bir baskı ve basınç yapar. Şimdi
içindeki geri etkimeler ileri oluşun kesikli sürekliliğidirler.
İşsizlik öngörmeyen kolektif alan,
taksirli takdir nedenle işsizdi. Kolektif alanın işsizliği öngörmemesi geri
etkimeli bir kolektif kuvvetti. İşsizlikle mücadele bu geri etkimeden doğan
demokratik bir talep olarak görünür.
Geri etkimeli kolektif alanın
zorunlusu şimdi, demokratik etki içinde “ağlamayana mama verilmez” çeşidinden anlam
çarpıtılmasıyla gayri ciddi isteme dönüşmüştür. Köleci sistem kolektif
olanların, tepe taklak edilmişidir. Kolektif alanda ağlamanızdan ötürü değil,
kolektif emeğiniz nedenle mamanız vardır.
Kişi kolektif alanın iniş aşağı
enerjisi içinde girişirken, demokrasilerde kişi patron gibi, El gibi yokuş
yukarı enerji dirençleri içinde girişir. Yapay bir lütufla, ihsanla, sevgi ve
merhamet ilençleriyle girişir!
Kolektif alanlı ağırlık merkezi, kolektif
kararın ya da kolektif iradenin sağlatır, oluşudur. Ağırlık merkezi dayanışma,
iş paydaşlığı ile oluşup, kolektif yararın çevrimsel paylaşımına katılımla inşa
oluştu. Oysa köleci sistemin ağırlık alanı öznel bir mülkün sahibine biati
olmanın imanlı-imansız türünden hainlik yaftalı takdirli söylemlerden oluşur.
Köleci sistem içindeki “kolektif
ağırlık merkezini oluşan kolektif güç” kimi kişilerin mülküne dönüşür. Köleci kolektif
ağırlık merkezi mutlak mülk sahibi ile oligarşinin kararı ve iradesidir. İşte
demokrasi size merkezdeki oligarşinin sahte iradesine karşı, “peyder pey
katılıcı bir söz eyleminize etki alanı kazandırır”.