Ali her zaman bildiğini okuyordu. Bazen kalp kırıcı, yargısız infazlarda yapıyordu. Bu durumdan kendisi de hoşnut değildi. İciçen cinler mi karışmıştı. Ali kendini hep sorguladı durdu. Davranışlarından kesin dönüş yapmaya karar verdi. Annesi mutfaktaydı. Abisi de kahvaltı yapıyordu.
Ali “Anne artık çok iyi biri olacağım. Bir daha beni sana şikayet etmeyecekler. Melek olmaya karar verdim.”
Abisi hemen söze karıştı. “Önce sana verdiğim borç parayı öde. Paramı alırsam belki senin melek olduğuna inanırım.”
Ali “Al borç paranı.” Diyerek cebinden elli lira çıkardı abisine verdi.
“Bu senin günlük harçlığın. Bugün sigara içemezsin, sana söyleyeyim. Bence bugün git sanayiye, inşaat malzemesi satan yerlerde, çimento, tuğla, kiremit taşı.” Dedi abisi.
Ali “Güzel fikir. Hiç aklıma gelmedi. Bak sen söyleyince cesaretim geldi.”
“Al bu harçlığını, çalışırken bol sigara içesin gelir. Keyifle çalışırsın.” Dedi abisi.
Ali’nin annesi araya girdi. “Ali bugün çalışırsa söz ona pasta yapacağım..” dedi ekledi. “Sakın ağır şeyler kaldırıp belini ,incitme. Haydi güle güle git, güle güle gel.”
Ali abisinin geri verdiği parayı cebine kattı.. Heyecanla evden dışarıya çıktı. Bakkaldan sigara aldı, sonra, bisikleti ile yola koyuldu. Sanayiye kısa sürede vardı.
Sanayide inşaatçıların bölümünü aradı. Kısa sürede buldu. Gözüne bir dükkan kestirdi, girdi içeriye.
Koltukta oturana “Ben çalışmak istiyorum. Bana iş verir misiniz?” dedi.
Koltukta oturan “Otur çay söyleyeyim.” Dedi ekledi. “Yirmi çimento var.Traktör kasasına atılacak. Sen yapamazsın ama yanına birini verelim. Sen yukarıdan çimentoları dizersin.”
Ali sevindi. Çimentolar gözünü korkutmuştu. Tuğla düşünüyordu ki, çimentonun ağırlığını hiç hesaba katmamıştı. Kasanın üzerinde durmak biraz cesaretini getirmişti.
Az sonra garson iki çay getirdi. Koltuktaki “Bizim işçiye söylede gelsin., yirmi çimento atılacak.”
Garson “İşçin büfede yok. Az önce köfte yedi çıktı.”
Koltuktaki “Genç, işi tek başına yapacaksın.” Dedi Ali’ye “Zor birşey değil. Yavaş yavaş yüklersin.”
Ali bir şey anlamadı. İş konusunda yabancıydı. Hem sadece traktör kasasına yükleme vardı. Nasıl yüklenirse yüklensin. Ali hemen işe koyuldu. Dizili çimentolardan birini koları ile kucakladı, kolayca traktör kasasına koydu. “Bu kadar hafif olamaz.” Diye söylendi. Kollarına aldıklarını kasaya koyuyordu. Beş tane koymuştu. Kasanın üzerine çıktı. Düzgünce çimentoları yerleştirdi. Sonra kalan çimentoları yüklemeye başladı.
Evet, yirmi dakikayı bile bulmamıştı. Ali üstünü elleri ile çırptı. Dükkana girdi. “Tamam.” Dedi.
Patron “Ne çabuk?” diye yerinden kalktı. Traktör kasasına doğru yürüdü. “Aferin genç. Çol güzel dizmişsin.” Dedi. Elini cebimne götürdü. “Al paranı.” Dedi, yüz lira verdi.
Ali için kolay bir iş olmuştu. İki günlük harçlık kazanmıştı. Biraz açlık hissetti. Nede olsa çimentolar ağırdı, açlığını getirmişlerdi. Cebinden sigarasını çıkardı yaktı. O an ileriden biri seslendi. “Gel gel.” Diyordu. Galiba Ali’yi çağırıyordu.
Ali oyturduğu yerden kalkıp kendini çağırana doğru yürüdü. Tam bir sürpriz. İşçiler kendi aralarında melemen yapmışlar. Ali biraz çekingendi.
İşçiler “Yesene korkma, domateste, yumurtada organik.” Dedi.
Ali ilk lokmasını alınca “İş dediğin böyle olur.” Diye düşündü. ‘Hep sürprizler. Çimentonun hafifliği, bedava melemen.’
İşçilerden birinin cep telefonu çaldı. Az sonra arkadaşlarına “Bir kamyon tuğla gelmiş. Bizi çağırıyorlar. Hemen yeyin kalkalım.” Dedi. Sonra Ali’ye döndü. “Bu ikisi başka yere gidecek. Sende gel bizimle. Dördümüz çabucak bitiririz.”
Melemen bitmişti, kalktılar. Ali hünerini tuğla dolu kamyonu, indirmede de gösterdi. Acemiydi ama arkadaşlarına bakıp, tuğlaları düüzgünce yere indirmiş, hiç tuğla zayiatı vermemişti. Bir saatte tuğlayı indirmişlerdi. Ali’ye bu işten iki yüz lira verdiler.
Akşam vaktiydi. Dükkanları kapatma saati. Ali bisikletine bindi, evine doğru yol aldı.
Evine geldiğinde bsikletini ardiyeye koydu, içeriye girdi. Ailesi sevinçle karşıladı Ali’yi. Ali hemen “Babam nerede?” diye sordu.
Annesi “Haberlere bakıyor.”dedi
Ali oturma odasına girdi. Babası “Aferin Ali. Böyle çalışınca herkes seni sever. Bugün kaç lira kazandın?”
Ali “Üç yüz lira. Önceleri yapabileceğime süpheliydi. Kollarımdaki kaslar olunca elli kiloluk çimentolar tüy gibi hafif geldi.” Ali ile babası braz konuştu. Ali sanayide yaşadıkşarını anlattı. Sonra “Ben bakkaldan bir şeyler alacağım.” Dedi babasının yanından ayrıldı. Evden çıkıp bakkala gitti.
Bakkal ile pek laflı sözlüydü. Aralarında teklif yoktu. Kasiyerle her konuda konuşurdu.
Bakkal “Ali bu ikinci gelişin. Bir yerden para mı buldun?”
Ali “Para buldum ama anlımın teri ile çalıştım.” Bakkala ne yaptığını bir bir anlattı. Sonra kendine çereZ aldı. “Hayırlı geceler.” Diyerek çıktı.
Bakkal gece on ikiye kadar açıktı. Bu zaman zarfında Ali üç defa daha bakkala geldi. Sonuncusunda bakkal “Bugün beşinci gelişin. Yorulmuyor musun sen?”
Ali “Yorulmuyorum da, bana süper müşteri de. Mahalleden hangi biri gün de beş defa buraya gelir. Süper müşteri olmakta haklıyım değil mi?” dedi.
Bakkal “Ticari gözle bakmıyorum. Sen benim abimsin.” Karışılığını verdi.
Ali “Yarın paralar suyunu çekecek, o zamanda mı abi diyeceksin?”
Bakkal “Hiç aklıma bile getirmem.”
Ali “Şaka şaka. Haydi hayırlı geceler.” Dedi, bakkaldan çıktı.

Tuna M. Yaşar
( Süper Müşteri başlıklı yazı Tuna M.Yaşar tarafından 26.04.2023 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.