Alan fiziki bir tanımlamadır. Çok kaba bir biçimle yüzey gerilimidir. İki boyutun üçüncü boyuta evrilmesiyle alan hacim ilişkisi ortaya çıkmıştır.

 

Atomlar üç boyutun ortaya koyduğu bir alan hacim bağıntısı olmakla, kimyasal bağıntının da ortaya çıkmasının nedenidirler.

 

Sonuçta alan hacim gibi kavramlar enerjinin kılıktan kılığa dönüşmesidirler. Kolektif yapının temelini kavramadan kolektif yapı hakkında bilgi sahibi olmadan; ağzı olan konuşuyor veya Allah rızası için konuşuyor bağlamıyla fikir sahibi olmak, bom boş bir bilişse davranıştır.

 

Yapı bir ağırlık merkezini ekseni çevrim yapar.  Yapı o merkeze, o eksene atıf yapar. Atomik bileşim proton gibi bir ağırlık merkezini ekseni çevrim yapar. Elektron hareketi bu merkeze atfıdır. Elektron ve protonun ayrı ayrı ve birlikte etki alanları vardır.

 

Biz de toplumun yani ilk kolektif yapının ağırlık merkezini, çekim eksenini, etki alanı gibi gerilimler atfını bilmeliyiz. Yapı harcı olmayan eksene atıf olmayan söylemler, kof söylemlerdir. Şimdi konuya girelim.

 

Enerji birçok yapı biçimine ve başka enerji biçimlerine (formlarına) dönüşür. Varoluşun temeli bu enerji dönüşümleri üzerinedir. Enerji akışı kesikli sürekli olup olgular içinde kısmi, yalıtıma düzen ilişkisidirler.

 

En boy girişmesi veya en boy kıyası yüzey gerilimidir. Toplum üç boyutuyla bir hacim ve yüzey alanları gerilimidirler. Bileşimin niceliği ve bileşimin gücü ile özne istemli, özneler bağıntısı kolektif yapının yüzey gerilimidirler.

 

Sağlama ve üreten ilişkiler, üretim nesneleri, bilgi vs. toplumun hacim boyutu olup; kolektif yapı böylece üç boyutlu bir hacim yüzey gerilmeli hacim ve alan etkisine sahiptir. Zamana bağlı alanı şu an atlıyorum.

 

Demek ki enerji elektrik enerjisinde olduğu gibi boyutsal bir genlikle dalga tipi de olabilen biçimleniştir. Enerjinin farklı biçim düzenleri vardır. Bu biçimler birbirlerine göre bir fark ortaya koyarlar. Bu gerilimdir.

 

Bu biçimler birbirini çeker iter. Enerji biçimlenişi olgular birbirine yönelip yakınsama ıraksama ortaya korlar. Çekme itme gibi özne duyumu haz, elem; sevgi nefret gibi seçme ayıklama eğimi ortaya koyarlar. Bir eğilim ediş, bir gerilim, bir etki, bir girişme, bir yansıma, bir potansiyel vs. her bir farkı oluştururlar.

 

Enerjinin bu biçimlenişleri ve birbiriyle girişmesi ortamda bir alan etkisi meydana getirir. Alan etkisi eğim ve direnç gibi fren etkisi de kesikli süreklidir. Hareket eden bir nesne direnç veya fren etkisiyle hareketini durdurur. Şeklini değişebilir vs.

 

Direnç etkisiyle bir kısım enerji örneğin, ısı enerjisine dönüşürken hareket enerjisi de kısmen duran bir potansiyel enerji biçimine dönüşür. Eğim ve fren etkisiyle her iki durumda da enerji hem harcanır hem dönüşür. Sayısız temas ve girişim ortamları yanında yeryüzü, su, hava hemen aklımıza gelecek olan birer etki alanlarıdırlar.

 

Biz ölçüp fark etmesek de ortamdaki etkileşimler bardak içine giren hava gibi neden sel girişmeyle bardak hava gibi alan etkisi içinde bir ağırlık kazanır.

 

Sünger gibi bir enerji formu, su gibi başka bir enerji formunu soğuran geçişmeyle sünger bir ağırlık etkisi kazanır. Sünger ağırlaştıkça su içinde batıp yer kaplayan bir alan etkisi ortaya kor. Suyun içine çevrenin manzarası yansır. Yansımalar başlı başına bir girişme ve alan etkisidirler. Bunlar “ortamın girişen alan etkisidirler”.

( Kolektif Alan 1 başlıklı yazı Uraz Bayram tarafından 30.03.2023 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.