Makale / Güncel Makaleler

Eklenme Tarihi : 29.03.2023
Okunma Sayısı : 477
Yorum Sayısı : 3
Günün Yazısı

Bu Yazı 30.03.2023 tarihinde
GÜNÜN YAZISI
olarak seçilmiştir.
Van  Briç’den  Geçerken  Van  Cigara  İçerken...

Orta okul ya da lise yıllarınızda sizin de olmuştur sanırım böyle yarı Türkçe yarı İngilizce tekerlemeleriniz.
Mesela: ‘’ May hors dıgıdık dıgıdık, cumburlop, gulu gulu’’
Türkçesi: Atım koştu koştu, denize düştü, boğuldu.
Ya da ‘’Van briçden geçerken, van cigara içerken, may fadır gördü suçüstü, ay em oturdu kıç üstü.’’
Türkçesi: Bir köprüden geçerken, bir sigara içerken, babam gördü suçüstü, ben oturdum kıçüstü.
Keşke hayatımızda her şey köprü üzerinde sigara içerken babamıza yakalanmak kadar basit ve masum olsa.
Şimdi düşünün. Bir köprüden geçiyorsunuz ve keyifle bir sigara içiyorsunuz. Koskoca adamsınız, babanıza yakalanmak gibi bir korkunuz yok. Hava gayet güzel. 67 Km/saat hızla yani adeta saçlarınızı yalayan, çok da sert olmayan bir rüzgar esiyor.
Sigaranızdan keyifli keyifli dumanlar üfürerek köprünün ortasına geldiniz ve o anda hiç bir sebep yokken köprü birden beşik gibi sallanmaya başladı. Bir kaç saniye sonra yıkılarak sulara gömüldü tabii siz de..
Şimdi bazılarınız ‘’Yahu hocam, sende de amma hayal gücü varmış ha? Sapasağlam bir köprü sadece 67 Km/ saat hızla esen bir rüzgarla yıkılır mı? Öyle bir rüzgarla insan bile yıkılmaz’’demişsinizdir mutlaka.
Normal şartlarda saatte 67 Km/ Saat hızla esen bir rüzgar, bir insanı bile yıkamaz. Ama gelin görün ki 7 Kasım 1940’da ABD’de koskoca bir köprünün yıkılmasına sebep olmuş.
Evet 7 Kasım 1940’da ABD’nin Washington Eyaletinde bulunan Tacoma Narrows köprüsü 67 Km / Saat hızla esen bir rüzgar ile rezonasa başlayarak önce 0.6 Hz frekansla 0.5 metre aşağı-yukarı yönde salınıma başlamış. Daha sonra buna rüzgarın şiddetini artırmasıyla birlikte 0.2 Hz'lik dönme salınımı da eklenmiş. En sonunda giderek şiddetlenen bu salınımların frekansı köprünün öz frekansı ile eşitlenmiş ve köprü parçalanarak sulara gömülmüş.
Hayatımız ne kadar da pamuk ipliğine bağlı değil mi?
Diyeceksiniz ki ‘’ Hocam yahu ! Taa 1940’da ABD’de meydana gelmiş olaydan bize ne? Bizim hayatımız neden pamuk ipliğine bağlı olsun ki?’’
Kazın ayağı öyle değil dostlarım.
Bizim Boğaz Köprümüz... Hani şimdi 15 Temmuz Şehitler Köprüsü dediğimiz köprümüz var ya işte o... 2011’de Avrasya Maratonunda, 2013 Yılında ise Vodafone İstanbul Maratonunda rezonansa gelerek yıkılma tehlikesi atlattı.
İyi de yahu nedir bu rezonans ki koskoca bir köprünün yıkılmasına sebep oluyor?
Rezonansın ne olduğunu lise düzeyinde ( hatta bazen orta okul düzeyinde ) Fizik dersi görmüş olan herkes iyi kötü hatırlayacaktır.
Gerçi ben fizik değil Müzik dersinde öğrendim ya neyse...
Lise Müzik öğretmenimiz bir gün sınıfa elinde iki diyopozon ile birlikte geldi ve bize bir deney yapacağını söyledi. Şaşırmıştık zira bu tür bir deneyi aslında Fizik öğretmenimizin yapması gerekiyordu. Müzik öğretmenimiz ise daha önceki bir derste bir arkadaşımızın ‘’ Hocam bazı insanlar ses ile bir masa üzerinde duran bardağı kırabiliyorlar bu nasıl oluyor?’’ Sorusuna cevap vermek için yapıyordu bir deneyi.
Neyse efendim, Müzik Öğretmenimiz, diyopozonları masanın üzerine koydu ve bir tanesine elindeki çubukla hafifçe dokundu. Diyapozon ‘’Nınnnnnnnnn’’ diye bir ses çıkararak titremeye başladı ama o da ne? Az sonra hiç bir şekilde temas etmediği diğer diyapozon da ‘’Nınnnnnnn’’ diye bir ses çıkararak titreşmeye başladı. Dahası öğretmenimiz, dokunduğu diyopozonun metal kısmını avuçlarının içine alıp titreşmesini durdurduğu halde diğer diyopozon titreşmeye devam ediyordu.
‘’Hocam bu nasıl oldu?’’ Diye sorduğumuzda şöyle cevap verdi:
Dünyadaki canlı-cansız her varlığın bir titreşimi vardır ki buna frekans deriz. Eğer dıştan gelen bir etki ile iki varlığın frekansları eşitlenirse bu durumda rezonansa gelmiş olurlar. Yani dıştan gelen etkiye aynı tepkiyi verirler.
Peki bayram değil seyran değil ben tüm bu yazdıklarımı niçin yazdım?
Bayram değil seyran değil. Tam tersine büyük bir acı yaşadık 6 Şubat 2023’de ve bu acı halen devam ediyor. Bu acı devam ederken de bazı vatandaşlar yaşadığımız bu deprem felaketinde ABD’nin parmağı olduğunu ileri sürüyorlar.
Evet, ABD’nin HAARP adını verdikleri bir teknoloji ile deprem/ depremler yaratabileceğini öne sürüyorlar.
Bazı bilim adamlarına göre bu büyük bir saçmalıktır. Çünkü suni bir deprem yaratmak için, hatta bırakın on bir ili yerle bir edecek bir depremi, çok büyük bir kaya parçasını yerinden oynatabilmek için bile milyarlarca atom bombası etkisinde bir enerjiye ihtiyaç vardır ve bu enerjiyi insan oğlunun üretmesi ve kullanması mümkün değildir.
ABD’li bilim adamları dahil bazı bilim adamlarına göre ise mümkündür ve bunun için öyle milyarlarca atom bombasının enerjisine sahip bir enerjiye ihtiyaç yoktur. Böylesine bir enerji yerine radyo frekans dalgalarıyla - Zaten her an kırılmaya hazır- bir fay hattında bir deprem tetiklemek mümkündür.
Yani esas itibariyle suni bir deprem olabilir diyenler de olamaz diyenler de ortak bir noktada birleşmektedirler: Herhangi bir fay hattının geçmediği bir yerde suni bir deprem oluşturmak mümkün değildir.
Ayrıldıkları nokta ne?
Ayrıldıkları nokta, bu olaya safsata diyenlere göre fay hattı geçen yerlerde de böyle bir deprem tetiklemesi olamaz.
‘’Bu bir komplo teorisi değil, gerçeğin ta kendisidir.’’ Diyenlere göre ise her an bir fay kırılması yani bir deprem beklenen bölgelerde böyle bir depremi kendi belirledikleri, kendileri için en uygun zamanda oluşturmak mümkündür. Bunun için de öyle toprağı delip içine milyarlarca atom bombası yerleştirmeye gerek yoktur. Tüm mesele fay hattının frekansını yakalamaktır. Bu frekans yakalandığında aynen Tacoma Narrows Köprüsünün rezonansa gelip yıkılması olayında olduğu gibi fay hattında oluşturulacak bir rezonansa gelme durumu ile zaten beklenmekte olan bir depremi öne almak mümkündür.
Peki asıl soru soru:
Neden?
ABD’nin derdi ne ki zaten beklenen bir bir depremi öne almaya çalıştı? ( Eğer o yaptıysa bu depremi tabii ki? )
Böyle bir soruya siyasete bulaşmadan cevap verebilmek mükün değil. Lakin siyasete bulaşmak da istemiyorum. O sebeple kestirmeden kısa bir cevap vereyim.
Türkiye’de 14 Mayıs 2023 Tarihinde Genel Seçim var. 6 Şubat 2023 Depremi eğer ABD’nin tetiklediği bir deprem ise seçim öncesi oluşturulacak bir deprem tam da onların istediği bir şeydir.
Evet.. Sizleri bir takım videolarla baş başa bırakırken son olarak ilave edeyim:
Bir arabanın korna sesiyle beş katlı bir bina yıkılabiliyorsa,
Basit bir rüzgarın sesiyle koskoca bir köprü yıkılabiliyorsa
Bizim 15 Temmuz Şehitler Köprümüz bile 2011 Yılı Avrasya Koşusunda ve 2013 Vodafone İstanbul Maratonunda rezonsa gelip yıkılma tehlikesi yaşıyorsa,
Ses dalgalarıyla -zaten beklenen bir depremi- öne almak çok da mantıksız gelmiyor bana.
Son olarak:
ABD eğer gerçekten de bir fay hattı üzerinde bazı teknolojilerle deprem tetiklemesi yapabiliyorsa, şundan emin olunuz ki bunu toprağı delip tonlarca atom bombası yerleştirdikten sonra bunları patlatarak yapmıyor. Böylesine çok çok büyük ( hatta aklın kavrayamayacağı büyüklükte ) bir enerji yaratmakla uğraşmıyor. Bunu radyo frekans dalgaları ile yapıyor.
Haaa elbette bir köprünün rezonansa gelmesi ya da bir apartmanın ses dalgalarıyla yıkılması ile on bir ili birden haritadan silecek bir deprem aynı şey değildir. Ama yine de tamamen göz ardı edilebilecek bir şey de değildir bu HAARP.
Şimdi...
Diyapozon deneyi( Rezonans nedir?) için
Elazığ’da beş katlı bir binanın korna sesiyle kontrollü yıkımı için:
Tacoma Narrows Köprüsünün yıkılış görüntüleri için:
15 Temmuz Şehitler Köprüsünün 2013 Yılında yapılan 35. Vodafone İstanbul Maratonunda nasıl rezonansa gelip beşik gibi sallandığı ile ilgili görüntüler için
&autoplay=1" frameborder="0" allow="accelerometer; autoplay; encrypted-media; gyroscope; picture-in-picture" allowfullscreen>
( Van Briç’den Geçerken Van Cigara İçerken... başlıklı yazı Sami Biber tarafından 29.03.2023 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.