Oruç ve Kur’an ayı olan Ramazan ayı geldi. Hoş geldi. Manevi bir neşe, sevinç ve coşkusuyla geldi. Kuraklaşan, çöle dönen gönüllerimize vahiy damlalarını getirdi. Aç ve susuz kalan gönüllerimize vahiy sofrasını serdi. Manevi açlık ve susuzluğumuzu gidermek için geldi. Her zamanki gibi Allah’ın af, rahmet ve merhamet müjdesiyle geldi. Hoş geldi. Gönüllerimize huzur ve mutluluk getirdi.


Allah Kur’an’da bizim oruç diye adlandırdığımız ibadeti, savm/sıyam olarak isimlendirmiştir. Oruç ismi bize Farsçadan geçmiştir. Allah’ın kullandığı, belirttiği ismi kullanmanın daha doğru olduğu kanaatindeyim. Bunun için yazımda savm/sıyam ismini kullanacağım. Sıyam daha önceki toplumların bildiği ve yerine getirdiği Allah’ın emrettiği bir ibadettir.


Savm/sıyam ibadetine Kur’an penceresinden bakalım:
“Ey iman edenler! Sıyam, sizden öncekilere farz kılındığı gibi korunasınız diye size de farz kılındı.” (Bakara, 2/183) Bu ibadetin hangi sayıda ve hangi günlerde yerine getirileceğini ise bir sonraki ayetlerde Rabbimiz bildirmiştir:


“(Sıyam size) sayılı günlerde olmak üzere (farz kılındı). İçinizden kim hasta veya yolcu olursa, (yapamadığı gün sayısı kadar) diğer günlerden o sayı(yı tamamlasın). Sıyamı yerine getirmeye (zorlanarak da olsa) gücü yetenler ise bir fakiri doyuracak kadar fidye (vermesi) gerekir. Kim gönüllü olarak iyilik yaparsa, bu kendisi için daha hayırlıdır. Bilirseniz (zorluğa rağmen) sıyam yapmanız sizin için daha hayırlıdır.” (Bakara, 2/184)


Ayetin devamında ise Kur’an’ın Ramazan ayında indirildiğini ve sıyam ibadetinin Ramazan ayında yerine getirilmesi gerektiği bildiriliyor.


“Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, bir rehber ve doğruyu yanlıştan ayırmanın apaçık delilleri olarak Kur’an’ın indirildiği aydır. Sizden o bir aylık süreye ulaşan(lar) onu (o ayı) sıyam ibadetiyle geçirsin! (İçinizden) kim hasta veya yolcu olursa, (yapamadığı gün sayısı kadar) diğer günlerden o sayı(yı tamamlasın). Allah sizin için kolaylık ister; zorluk istemez. (Bütün bunlar), sayıyı tamamlamanız ve size doğru yolu göstermesine karşılık Allah’ı yüceltmeniz ve şükretmeniz içindir.”  (Bakara, 2/185)


Allah sıyam yapmak hususunda kolaylık istediğini bildirerek hasta ve yolculara daha sonra yapabileceklerini bildirmiştir. Sıyam ibadetini yapabilecek gücü olduğu halde çeşitli sebeplerle yapmayanlara da fidye kolaylığı sağlamıştır.


Ramazan ayı önemini Kur’an’ı Kerim’in kendi içerisinde indirilmiş olmasından almaktadır. Kur’an’ı Kerim Ramazan ayı içerisinde indirildiği, indirilmeye başlandığı içindir ki bu aya Kur’an ayı denilmiştir. Ve bu ayda Allah sıyam ibadetini yapmayı emretmiştir.
Sıyam ve Kur’an arasında sıkı bir bağın var olduğunu okuduğumuz ayetlerden anlıyoruz. Peki sıyam ve Kur’an arasındaki bağ nedir? Öncelikle sıyam hakkında kısa bir bilgi verelim. Ondan sonra arasındaki bağı açıklayalım.


Savm: Bu kelimenin asıl anlamı bir yerde hareketsiz bir şekilde durmak demektir. Yemekten içmekten kendisine yasaklanan şeylerden kendini tutmak demektir. Konuşmaktan kendini tutmak (susmak) da savmdır. İster yiyecek ister konuşmak ve ister yürümek olsun bir şey yapmaktan geri durmak, kendini tutmaktır. Durgun rüzgâra savm denir. Güneşin, göğün ortasında duruşu düşünülerek gün ortasına da savm denir. Şeriatta savm/sıyam mükellefin, niyet getirerek beyaz iplikten siyah ipliğe (fecirden/tan yerinin ağarmasından güneşin batımına) kadar yemek, cinsî münasebet ve içmekten kendini tutmasıdır. (İbn Faris, Megayisül Luga; Rağıb İsfehani, Müfredat, Svm maddesi)


Savm/sıyam konusunda şu ayeti de okumak gerekmektedir zira bazı yanlış anlayışları düzeltmekte, sıyamın vaktini ve sıyam esnasında nelerden kendimizi tutmamız gerektiğini bildirmektedir.


“Sıyam gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak size helal kılındı. Onlar sizin için elbise (örtü), siz de onlar için elbisesiniz (örtüsünüz). Allah sizin kendinize kötülük ettiğinizi bilmektedir; (bu nedenledir ki) tevbenizi kabul edip sizi bağışladı. Artık onlara (hanımlarınıza) yaklaşın ve Allah’ın sizin için yazdıklarını (neslinizi) isteyin! Tan yerinin beyaz ipliği (aydınlığı), (gecenin) siyah ipliğinden (karanlığından) size göre (tamamen) ayırt edilinceye kadar yiyin, için; sonra da geceye kadar savmı tamamlayın! Mescitlerde itikâftayken onlara (hanımlara cinsel olarak) yaklaşmayın! İşte şu(nlar), Allah’ın (koyduğu) sınırlarıdır; sakın bunlara yaklaşmayın! Allah korunsunlar diye ayetlerini insanlara işte böyle açıklıyor.” (Bakara, 2/187)


Ayette gündüz sıyam süresince eşiyle cinsel münasebetten uzak durulmasını sıyam gecesinde ise bunun yasak olmadığını, fecr vaktine kadar yiyip içilmesini, fecr vaktinden gecenin ilk kısmı olan akşam vaktine kadar da yiyip içme ve cinsel münasebetten uzak durulmasını bildirmiştir. Ayrıca fecr vaktinin doğu ufkunda gökyüzünde meydana gelen enlemesine uzanan beyazlık ve siyahlığı ipe benzeterek açıklamıştır. Bu anlatılanı gecenin sonuna doğru yüksek bir yerden, havanın bulutlu olmadığı bir zamanda gökyüzünün doğu ufkuna bakan herkes görebilir. O zaman ayetteki anlatılan beyaz ipi yani bir ip gibi uzanan gündüzün beyazlığı ile bunun hemen altında da siyah ipi yani bir ip gibi uzanan gecenin karanlığını çıplak gözle net olarak gördüğünde anlayacaktır. Bugün önümüze konulana hazır takvimlere bakacağız diye gökyüzüne bakmayı unuttuk ayetteki mecaz ifadeyi bile anlamaktan aciz düştüğümüzü üzülerek ifade edebiliriz.


Sıyam ve Kur’an arasındaki bağı anlayabilmek için ayetlere dikkatlice bakmak gerekir. Savm/sıyam ile ilgili iki ayetin sonunda sıyamın takvalı olasınız yani korunasınız diye emredildiği bildirilmiştir. Bu demektir ki sıyam bizi koruyacaktır. Peki sıyam bizi nasıl koruyacak? İşte burada Kur’an devreye giriyor. Sıyam kişinin kendisini başta yeme, içme ve cinsel münasebet olmak üzere, Allah’ın bildirdiği diğer haramlardan uzak tutmasıdır demiştik. Böylece kişi kendi iradesine söz geçirebilmeyi, arzu ve isteklerini kontrol altına almayı öğrenir. Sıyam ibadetini yapan kişi, maddi yani bedensel yönünü, mide ve şehvetini kontrol altına almayı öğrenir. Dayanmayı, sabretmeyi, arzu ve isteklerine dur demeyi öğrenir. Böylece iradesini ve özgüvenini güçlendirmiş olur. Bununla birlikte okuyacağı vahiyle de hayatına yön verebilecek kıvama hazır hale gelir.


Ramazan boyunca okuduğu mukabelelerle ve indirdiği hatimlerle, anladığı ayetlerle Allah’ın bildirdiği hükümleri, uyarıları, tevhid ve şirki, iman ve küfrü, hak ve batılı, doğru ve yanlışı, ilke ve prensipleri, haram ve helalleri öğrenecektir. Okudukça anlayacak ve öğrenecektir. Sıyamda olan kişi hazır kıvamda olan kişi haline gelmiş kişi olduğundan dolayı okuyup, öğrendiklerini önce tasavvuruna, zihnine, düşüncesine, idrakine, bilgisine alacak sonra da davranışına, ahlakına ve yaşantısına taşıyacaktır. Manen ve bedenen hazır kıvamda olan mümin Kur’an rehberliğinde hayatına yön verecektir. Hayatında, yaşantısında, davranışlarında, ahlakında bir yanlışlık varsa da düzeltecektir. Böylece ramazan inanan için mümince yaşamanın eğitim kampı olacaktır. Maddi ve manevi yönünü her yıl bakıma almış olacaktır. Kendini yenileyecek, eksiklerini giderecek, hatalarını ve davranışlarını düzeltecek, karanlıklardan aydınlığa çıkacak, varoluş gayesini ve hayatın anlamını kavrayacaktır. Böylece sıyam, mümin kişiyi vahyin rehberliğinde her türlü tehlikelerden ve tehlikeli yollardan koruyacaktır. Vahyin rehberliğinde yürüyen her kişi için cennet kapıları açılmış olacak, cehennem kapıları kapanacak ve şeytanlar da bağlanmış olacaktır.


Ramazan inanıp güvenen her insan için bir hayat mektebi olacaktır.

( Bir Hayat Mektebi Ramazan başlıklı yazı DüşTerzisi tarafından 24.03.2023 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.