Tembihliyim ilham perimden ve aşkı
ihtimamla severken giyindim de kaftanımı ve muteber bir rüzgârla savruldum bir
baştan s/onsuzluğa ve de yalnız kaldığım kadar örtündüm gizemi nasıl ki mağdur
bir kayaydım derken parçalandım ve zerrelerimden ördüm acının saçlarını ne de
olsa iç acılarımın toplamıydı aşk ve karekökü özlemin bir iltimas ki severken
göründüğümden de öte örtündüğüm aşkın giziyle ve savurduğum name name…
Salgındı yalnızlık ve kırık radarı
yüreğin:
Dünde mahsur kalan bir iklimdim,
İkiletmeden sevdiğim kadar irkildiğim
Ansızın infilak eden yer gök
Hicvinde aşkın satırlarla yuhaladım
mevsimi
Kalburüstü ve kayıt düştüğüm
Şiirin güftesi bildiğim
Ömrü yerle yeksan edenlere serzenişim
Muğlak bir gölgeyle el sıkıştığım
Karanlığın perdelediği
Aşkın da gözbebeği iken özlem.
Uzamında cihanın
Satırlarda yaşadığım
Ve yaşattığım kadar aşkın kırbacı
Elbet kalemin de verdiği direktif ile
Nazenin yüreğin yandığı ayan beyan
Sarmalında sonsuzluğun
Kâinat ile kucaklaştığım
Varsa yoksa aşkın
Yoldaşı.
Kekremsi acımdan örülü bir serenat
Kanıksanası ömrün kayıt açtığımdı kâinat
Ve nüvesi göğün
Nüktedan sesi yerin
Yanan meşale misali
Korundan örülü közümde saklı niyazı
Dillendiren kalemin dinmez nazı
İstikrarla sevdiğim ve acı çektiğim
Yetmediğim kadar insanlara
İnsanlığımın gölgesinde şakıyan bir
kuş gibi
Varsın teklesin de yüreğim
Sonlanan takati sevginin
Arzı endam eden günden
Firar ettiğim.
Karanlığın alamadığım nabzı
Tahakkuk eden bilinmezin meali
Nice şiiri giyindim
Nicesini sevdim insanların çaresizce
Elimi uzattığım
Ve d/okunmadığım her karede saklı
selamet
Sancılı sanrılı mevsim
Sevecen kalbimin nüktesi
Solan her çiçeğin azade gövdesi…
Ben ki:
Yoksun kılındığım kadar hayatın
Her an’ında saklı hatıraların
Sıradanlığında dahi sıra dışı olmayı
becerdim
Kanıksadığım bunca hüzün nasıl ki
Merhalesi günün ve dünün
Miadı dolan şiirlerden sektim sekeli
Her yürekti benim son kozum
Kozamda saklandığım kadar ömrün
güftesi
Bazen seğiren gözümden akan yaşa
Bulaşan bunca yası
Çıkardığım kadar görücüye bitimsiz
nazı ve niyazı.
Gökte konuşlu bir leke gibi
Dirildiğim ölüm sonrası
Alametifarikası varsa yoksa yalnızlığın
giyindiğim g/izi
Tebessüm ektiğim o sıra dışı lahza
Geri dönümü elbet Rabbin hikmeti
Maneviyatın meali
Binlerce dizede saklı bir duayı
Tek geçen yüreğin ihtimamı
Özverimle ve öznemle ve öz veri ile
D/okunmaksa en tepeye.
Sarmalında inancın
Çağırdığım bir ruh gibi içimde saklı
O çocuğu yetim ve öksüz kılan nice
hadise
Hadislerde saklı evreni
Sunduğum bir dilekçe adeta
Damarımda dolaşan kandan fazla saklı
tutulası
O coşku ve aşkın hüviyeti ile
Girdiğim bir dehliz misali.
Ne zamanki yolum düşse aşka
Kapıp da koyuverdiğim kendimi
Özlemin direktifi ile
Uzaklaştığım kendimden
En çok sevmişken kendimden çok ve
başka her kimse
Kıymete binmese de varlığım
Kıyamet alameti yalnızlığın sır dolu
fıtratı
Öksüz iklimse saklı bir çiçekten
fazlası
Çiğnediğim her lokma nasıl ki evrenin
nimeti
Kaybolmak olsa da çıkmazında bu aşkın
Kaybettiklerimden fazlası saklı
Her kaybolduğumda yolum düşmüşken
İlla ki şiire…
İdamesi yüreğin ve kilit sözcüğün her
zerresi
Nasıl ki devasa kâinatı içerense aşk
İçtiğim kadar özlemi
İçtimada geçen ömrün özeti
Bir veryansın bazen
Edilesi her sitem
Sinemden taşan coşku ve gizi
iliştirdiğim
Aşkın künyesi nasıl ki delalet
sonsuzluğa
Ruhun ufkunda saklı mısraları
çekerken içime ansızın
İnfilak eden kâinatın hası.
Duyduğum hazzın sarsıntısı
İhya edilesi yüreğin iken aşkı ihbarı
Soluksuz kaldığım ömrün muhtevası
Varsa yoksa eşlik eden özlem dolu o
bitimsiz sızı…