Vazgeçmiş Olduğumuz Neler Varsa Bir Gün Bizden Hesap Soracak!
Hayat, dili ile bize bir şeyler söylerken bazen dilsiz kalır. İşte o ana bizim dil olmamız gerekir. Bizden bunu bekler hayat. Ya dil olur hakikati söyleriz ya da hayat, yalanların karşısında dilsiz kalırken biz de dilsiz kalarak, söyleyemeyecek olduklarımız derinlikler içinde kaybolurken bizi de içine çekerek kaybeder.
Vazgeçmiş olduğumuz neler varsa bu hayatta, onlar bir gün vazgeçmenin intikamını bizden fazlasıyla alacaklardır haberimiz olsun!
Yarınları inşa
etmekten insanın kayıtsız kalsa da, onun yaptıklarını kayıt eden bir tarih
vardır. Bu tarih bir gün suratlarına okkalı bir tokat atarak yere serecektir
vesselam.
Solmuş, mutsuz insanların soluduğu havada, renk, ahenk, mutluluk aramak boşunadır. Solmuş ve soluk alacak bir hali kalmamıştır. İmrenerek bakacağımız hayatın renkleri, mutlu ettiğimiz kişilerin soluk aldığı hayatta ahenk ve mutluluk vardır.
Geçmişin içinde gizli kalmış mutluluğa hasret haliyle bir
zaman yaşar, onu kurtarmak mutluluğuna çare bulmak için çaba harcamak, ona
yeniden yaşama hakkı veren kapının elimizle açılmasıdır. İşte geçmiş, bu gün de
dündeki gibi ”geçmiş” kalmaması için yaşanılmasını ister.
Kulak vermediğimiz her bir sesin yankısı vardır buna dikkat
etmediğimiz zaman yankıları kulağımızı tırmalayarak dünyamızla birlikte bizi de
bir uğultunun içine çekerek bizim feryadımıza da kulak vermeyenlerin içine
çekerek yutar.
Mehmet Aluç