Boşluktayım; bu, öyle bir boşluk ki yapbozun parçaları kaderime ihanet ediyor sanki. Gidecek yerim yok, tutacak sözüm yok, bekleyenim yok, beklediğim yok. Hüsranlar ve kırgınlıklar fazlaca birikti ömrüme; düzeltilebileceğine dair inancım, tuzla buzun gönül kiracısı âdeta… Kıyıda köşede kalınmış, seslenilmemiş, ses vermemiş bir derbederliğin fonetik kaybında gibiyim. Kaybım çok, acıyan yanım çok, acım çok; inancım yok… Tanrı değil mi ki yazgıya yön veren? Elim, nasıl bir yanılgının töreninde bahtımı tutmuş ve acımış olabilir?

Yapay gülüşlerimin terörist yanındayım; partizanlık kokuyor gönlümün kireç odaları. Bir alana, bir bedava mutluluk vermiyor hayat artık… Kaç sancım var, bir bilinse. Doğumhaneler dolup taşar imdatlarımda. Hayat boyu mutlu olmayı dilerken, kaç acı doğurduğumu bilseler; ebenin sorgusundan muzdarip mutluluklar ifade verir… Yazım yanlışları gibi çözülüyorum içime; özlüyorum, her dem iç huzurumla dolu olmayı; sevmeyi, sevilmeyi, inanmayı… Memuriyeti başlıyor inançsızlığımın; sekiz saat mesaisi oluyor inanmamak, kayboluyorum, boşluktayım…

Başkalarına teslim ettim. Terk-i diyar ettim kavşakta bıraktığım dileklerimi; gidecek yerim yok, gideceğim biri yok, kanacağım sözüm yok. Yazmak… Başkasına ait olan harfleri çalıp yazarlık taslamak gibi geliyor onu yazarken, artık bana. Bütün hücreleriyle, yirmi dokuz harfiyle; her nefesiyle başkasına aitken… Unutmak zorunda olduğum kaderden gecelere asıyorum kendimi. Hatırında gönül kuşu, hatıralarında gurbet yolcusu bile değilim.

Boşluktayım. Çok zordayım. İnanmak, mührü basmış kaşesiyle; dört başı mamur günahlar devşirme gönlün gayrimüslim sancısı olmuş. Herkes, hep başkalarının zaten. Boşluktayım, aklımdasın. Tutunuyorum aklımın merdivenlerine, düşüyorum; yuvarlanan sonsuzluk bir gıdım mesafede hep ‘sen’ bulvarı…

Bunalıyorum, boşluktayım, tokluktayım, doyuyorum cehennem pizzama; zeytini bol bir güzellikte peyniri küflü kalıyor mutlu olmaya. Saçımı düzelttiğim kadar, hayatımı düzeltemiyorum. Piyonu, şah ile mat'ından zorlamış insafı; güneş, sorgu sual cetvellerinde dövülen bir öğrenci, gönlümde… Boşluktayım, kınamaktayım; zarardayım. Kanmak sultanlığında saraydan kovulan cariye harflerimin cesurca “Seviyorum” diyemediği zindanlardayım. Tövbeliyim bir de; gülemeyen otuz iki dişimin kırk katırlı inadında somurtuk özneyim. Nesneden ayrı, öznede bir mutluluk bulamayanım; koltuğumuz yok, evimiz yok, yatağımız yok, iki gönülde pişen yemeğimiz yok. Şimdi, neyleyim bu aşkı? Pedallarını çevirip son yaşamının, müziğimin sol anahtarıyla bana gelsen; bize bir şarkı yazacağım yok. Boşluktayım, korkudayım, iskambil kağıtlarının kral ile valesini kendi döngüsünde yaktığı bir umarsızlığım…

İyileşmiyor; ilkbahar, başucumda. Yatağını sahipleniyor özürlü şanslı şahıs. Dirayeti, bir onu sevmek… Bana kaldırmamak, her hücresini; bahtıma ateş edip onu kalbime gömmek… O da bir kadın sonuçta; bir de ana üstelik, analık hakkıyla fark atıyor, ezip çiğniyor mutsuzluğum gibi beni…

Kapıdayım. Gönül taziyesi helali hoş olsundan başlayıp helvalar dağıtıyor imdadıma. Arap saçıyım; Elhamdülillah aşklarında fala inanan gavurbazım. Gavurluğumu konuşturuyorum, beni görsün diye zalimin zal'i. Firdevsinin Şehnamesindeki Pers savaşçı zannediyor kendini. Halbuki, düpedüz zalim işte; zalimin kendisi…

Arştayım; gök kubbenin keman arşesine diklendi soytarım; Firavun'dan cesaret alıp soytarı; soykasını hasretin bağrına giydirdi. Yemin ederim; ben, Müslümanım.

Yeminle, dişi bir sadakatle sevmiştim zalimin zal'ini. Savaş açıp dikte nöbetlerde, didaktik ve sofistike haramlarda meclise aday göstermiş beni; boşluktayım, kovalamak, hep ölüm gibi aşkı şimdi… Marmelatı serpilip bu haram pastaya; başkasına afiyet olmuş, üstelik. İyi yemiş, iyi sevmiş, iyi kusmuş zal'i.

Barbar onsuzluktayım; elimi tutan ölüsü, dirimi tutan hayaletini kemiriyor. Sahi, sahipsizim şimdi…

Dilara AKSOY

( Sahipsiz başlıklı yazı dilara aksoy tarafından 7.03.2023 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.