Hangi yönüyle baktıysam dünyaya; Menfur cümlelerin esaretinde
sonlandı bildiklerim
ve gözlerimi acıttı tüm gördüklerim.
Çizdiğim tablolarda gebe
kalmış hayallerim ağladı.
Közü’me asılı kaldı yangınlar,
Özü’me kan revan ayrılıklar düştü.
Nefesim ciğerlerimde
örselendi bugün yine.
Damarlarıma yabancı
insanların kanı karıştı.
Dilim sustukça ve kısıldıkca sesim,
gücü aczime yeten sükûtuma sataştı.
Hergün ölüm kokan mektuplar asıyorum odamın tavanına.
Çocukluğu zindanlarda esir
kalmış göçebeye dönüşüyor ruhum.
Boğazım düğüm düğüm.
Yutkunamıyorum,
Ağlayamıyorum,
Konuşamıyorum!
Ahh be hayat!
"Üzerime hep yayan yürüdün
ve hep gam’a kedere bürüdün.
Içim dışım bu yüzden efkâr hüzün kasvet" Ki; biliyordun.
Yüreğim unutulmuş mayın tarlasıydı.
Bu yüzden;
Kalbime basan herkes infilak etti.
Ne çok dilerdim bir şiir’in
isyanına lal olmayı.
Hüsranım ağıt ağıtken,
Hicranla uyuduğum gökyüzünü seyreyleyip;
Huzurun koynunda uyanmayı.
Bildiğim tüm yanlışları doğrudan ayırıp,
Acının gölgesine sığınmış
yüreklere umutlar doğurmayı.
S/ağır gecelere sattım hayallerimi. Ruhumda kuduz köpekler didişti.
Oysa;
Tenim tertemiz ve masumdu.
Göğsümde günahsız bebekler uyudu.
Kevser Baysal