SOYGUNCULAR, REZİLLER VE DEJENERELERDEN MÜTEŞEKKİL
BİR ÇEMBERİN İÇİNDE
Teodor Herzl, Sultan
II. Abdülhamit ile görüşememiş
olmasına ve bizzat
kendi ifadesiyle hayallerinin yıkılmış olmasına rağmen Kudüs’te bir
yahudi Devleti kurma fikrinden
vazgeçmiş değildi. Hele hele
de başta William Henry
Hechler olmak üzere bazı Hıristiyanların Siyonizme
verdikleri destek, hatta bu
konuda Yahudilerden daha fazla
çaba sarfetmeleri onun bu meseleye
daha sıkı sarılmasına
sebep oldu.
William Henry Hechler,
Teodor Herzl’in kitabını okuduktan
sonra o kadar
heyecanlanmıştı ki bu
heyecanının ifadesi olarak
Theodore Herzl’in Yahudileri Filistin’e geri döndürmesi için Allah
tarafından gönderilen bir Peygamber olduğunu
söylemekten kaçınmıyordu.
Yahudi gençleri ‘Chovevei Zion’(Siyonu
Sevenler) veya ‘Chibbath Zion’(Siyon Sevgisi) gibi dernekler
kurarak Siyon amacı için çalışırlarken William Henry
Hechler de Yahudiler Arasında Hristiyanlığı Yayma
Cemiyeti / London Society for the Promotion of Christianity Among the
Jews” adlı bir derneğin üyesi olarak Hristiyanlık adına
Siyasi Siyonizm’e destek verilmesi gerektiğine inandığından, elindeki tüm
imkânları Teodor Herzl’in emrine vermeye karar vermişti.
Nihayet Herzl, 27 Ağustos 1897 tarihinde
İsviçre’nin Basel kentinde üç gün sürecek olan, Birinci Siyonist Kongresi’ni
toplamaya muvaffak oldu ve söylemeye gerek
yok William Henry
Hechler de o
kongredeydi.
Evet... Hep Siyonizm
deyip duruyoruz da nedir bu
Siyonizm? Kısaca izah
edelim.
Siyon kelimesi yaklaşık 2.500 yıldır kullanılmasına rağmen siyasal bir düşünce
akımını simgeleyen bir anlam olarak ilk kez 19. yüzyılın son çeyreğinde bir Rus
Yahudi olan Nathan Birnbaum tarafından siyasal düşünceler literatürüne
sokulmuştur. Birnbaum kendi çıkardığı Kendi Kendine Kurtuluş adlı derginin 1
Nisan 1890 tarihli sayısında Siyonizm’i, Yahudileri Filistin’e yerleştirme
amacını güden ve üyelerini Yahudilerin oluşturduğu bir siyasal parti örgütünün
kurulması olarak belirtmiştir. Bu terim kısa süre içinde Yahudi çevrelerce
benimsenmiş ve Yahudi milliyetçiler tarafından kullanılmaya başlanmıştır.
Tevrat’a göre Yehova kutsal toprakları kıyamete kadar İbrahim Peygamber ve onun
ümmetine vermiştir. Bu inanç çerçevesinde Yahudiler için Siyon dedikleri Kudüs
ve çevresine dönme, kralları Süleyman tarafından yapılan kutsal mabetleri
Beyt-i Makdis’i yeniden inşa etme, daha sonra üstün Yahudi ırkını Nil’den
Fırat’a ve nihayet bütün dünyaya ekonomik ve her türlü güç bakımından hâkim
kılmak Tevrat’ın ana prensibini oluşturmaktadır. İşte Siyonizm bu hedefleri
gerçekleştirmek isteyen ırkçı ve emperyalist Yahudi milliyetçiliğinin adıdır.
Bu inanç Yahudilerin benliklerine öylesine işlemiştir ki, bir gün diasporadaki
bütün Yahudilerin, onları kutsal topraklara yeniden götürecek bir Mesih’in
öncülüğünde Kral Davud’un altı köşeli yıldızı altında toplanacağına inanmış ve
bunu sabırla beklemişlerdir.
1897’de yapılan I. Siyon
Kongesinden sonra Teodor
Herzl bu kongre
için şunları söylüyordu:
‘’ Ben Basel’de bir Yahudi devleti tesis ettim.
Ben bunu bugün yüksek sesle söylesem bütün dünyadan bir kahkaha tufanı
yükselir. Fakat bundan beş sene sonra belki elli sene sonra ise muhakkak herkes
bunun böyle olduğunu anlayacaktır.’’
I. Siyon Kongresinden sonra
Teodr Herzl, William Henry Hechler
ile ilgili olarak
da şunları söylüyordu: “ Şayet Filistin’e gidersek İngilizlerin dindar
Hırlstiyanları bize yardımcı olacaklar. Çünkü Onlar, Yahudiler vatanlarına
dönerlerse Mesih’in (Hz.İsa) geleceğine inanıyorlar.
....İngiltere’nin Viyana sefareti Rahibi William Hechler beni ziyaret etti.
Projemi büyük bir heyecanla karşıladı. O da hareketimin (Siyonizm) “Peygamber
Meselesi” olduğuna inanıyor. Bana harbiyeli subaylar için hazırlanmış olan
büyükçe bir Filistin haritası gösterdi. Dört sayfadan oluşan harita açıldığında
tüm odayı kapladı. Gururla bana “ Senin için temeli hazırlamış
bulunuyoruz “ dedi. Plana göre yeni tapınağımız ülkenin tam ortasında
olacaktı. Bu arada eski mabedin yerini de gösterdi.”
I. Siyon Kongresinden sonra
William Henry Hechler
bütün enerjisini Teodor
Herzl ve Alman
İmparatoru Wilhem’i buluşturmak
için harcadı.
1898 Yılına geldiğimizde
İmparator Wilhelm’in Osmanlı
Devletine ve tabii ki
Padişah II. Abdülhamit’e bir
ziyareti söz konusu
olmuştu.
Teodor Herzl bu fırsatı değerlendirmek için
İstanbul’a geldi. Bir Macar
Yahudisi Türkolog ve II.
Abdülhamit’in sevdiği bir insan olan Arminus Vambery’nin aracılığı ile 18
Ekim 1898’de Yıldız Sarayında
Kaiser II. Wilhelm
ile yüz yüze
gelerek konuştu ve Yahudilerin
mutlaka Filistin’e yerleştirilmesi gerektiğinden
bahsetti. William Henry Hechler
vasıtasıyla gıyaben tanıdığı
ve amacı hakkında
bilgi sahibi olduğu
Herzl’e, Kaiser Wilhelm
kısaca ‘’ “Bana tek kelimeyle
Sultan’dan neyi istemem gerektiğini söyle” dedi. Herzl’in
cevabı, “Bir arazi şirketi, Alman himayesi altında bir arazi şirketi.” oldu.
1899’da Nevlinsky’nin ölümü
üzerine onun yerini
Vambery aldı.
*18 Eylül 1900’da Teodor Herzl
Vambery’yi Macaristan’daki Peşte’de ziyaret etti. Vambery ona Abdülhamit’in
kendisini 1901 Mayıs’ında huzura kabul edeceğinin sözünü verdi.
*17 Mayıs 1901’de Herzl nihayet amacına
erdi. Yani II.Abdülhamit’in
huzuruna çıktı. Sultan ona, “Ben
daima Yahudilerin dostu olmuşumdur, daima da öyle kalacağım. Gerçekten ben
sadece Müslümanlara ve Yahudilere dayanmaktayım. Diğer tebaam hakkında aynı
emniyeti besliyorum diyemem” dedi. Sultan Abdülhamit, zulüm gören
Yahudilerin iltica edebilmeleri için imparatorluğun bütün sınırlarını Yahudilere
açık tuttuğunu söyledi.
18 veya 19 Mayıs 1901’de Saray, Herzl’e Birinci Dereceden
Mecidiye Nişanı verilmesine karar verdi.
21 Mayıs 1901’de İstanbul’dan
ayrılan Herzl Sultan Abdülhamit ile yaptığı bu ilk
görüşmeden sonra onunla
ilgili düşüncelerini
hatıratında şöyle dile
getirmişti: “Sultan’ın benim üzerimde bıraktığı intiba onun zayıf,
gevşek fakat tamamen iyi bir insan olduğudur. Onun korkunçluğuna da
inanmıyorum, sinsiliğine de... Onu daha çok soyguncular, reziller ve dejenerelerden müteşekkil bir
çemberin içinde, derinden bedbaht bir mahpus gibi görmekteyim. Bu
çevredir ki her türlü rezilliği yapmakta ve onun namına yapmış gözükmektedir.
…Yıldız Sarayı kliği tam bir mücrimler çetesidir. İcra ettikleri her cürümden
sonra şuraya buraya dağılıyorlar ve sanki her şey hükümdar adına yapılmış gibi
hiç kimse sorumlu olmuyor.”
Evet II. Abdülhamit’le ilgili
en doğru değerlendirmeyi maalesef
onu hayatında ilk
kez gören bir
Yahudi yapıyordu. II. Abdülhamit gerçekten de etrafı soyguncular,reziller,dejenere olmuş
insanlarla dolu bir
çemberin içindeydi.
*26 Aralık 1901’de Basel’de 5. Siyonist
Kongresi yapıldı ve Teodor
Herzl Kongre başkanı olarak II. Abdülhamit’e bağlılık telgrafı gönderdi.
*5 Şubat
1902’de Teodor Herzl çok acil
olarak İstanbul’a çağrıldı.
15 Şubat 1902’de İstanbul’a
gelen Herzl’e daha
önce padişah ile
yaptığı konunun yanlış
anlaşıldığı, Yahudilerin Anadolu, Suriye,Mezopotamya dahil
ama Filistin hariç her
yere yerleşebilecekleri,
Yahudilerin Filistin’e yerleştirilmesini gözetecek ve Osmanlı adına madenleri
işletip borçlarını üstlenecek bir
Osmanlı-Yahudi şirketinin kurulması konusundaki teklifinin ise
reddedildiği bildirildi.
*3 Mayıs 1902’de Herzl, bir kez daha Abdülhamit’in huzuruna
çıktı ve Kudüs’te bir
İbrani Üniversitesinin kurulmasını önerdi. Böylece Osmanlı talebelerinin
tahsilleri için yurt dışına gitmeleri gerekmeyecekti.
Ancak padişah bu teklifi de reddetti.
*28 Temmuz 1902’de Tedor Herzl
Abdülhamit’e verdiği raporda Osmanlı borçlarının yapılandırılmasına yönelik 30
milyon Sterlinlik bir anlaşma karşılığında
Mezopotamya ve Filistin’in bir parçasında iskân (yerleşme) izni veya
ayrıcalığı talep etti. Tabii ki
bu teklifi de reddedildi.
Peki tüm
bu görüşmeler hatta
nişanlar verilmesi nedendi?