ay, deniz, gece
kıyıdan çekilmeden kum taneleri
susmalıyım yine de
karanlığı unutmalıyım, ardındaki ayak izlerini
 
sen hep böyle demez miydin
“ayrılığın bütün delilleri yok edilmeli
henüz kirlenmemişken ömrünün teyel yerleri”
 
oysa makinaya atılmamış birçok kirlisi var bu ilişkinin
başlangıçta çift yönlü bir otoban olarak gördüğümüz bu dağ yolu
şimdilerde bahsi geçmeyen unutulmuş bir hayalet kasabaya dönüştü
içine attığın ne varsa bu dağ evinde saklı şimdi
 
resimlerin, yastığın ve yıllardır g harfine benzetmeye çalıştığım
kolundaki o hümanist simge  
- 9 sayısı -
aslında ben de biliyordum benim kadar sevmediğini
ama deniyordum...
uzaktan uzağa
belki tüm parçaları eş zamanlı bütünleyerek zihnimde
kendimi unutuyordum..
 
karanlığın üzerine gittikçe derinleşen bir vahayım
yalnızlığımın zırhı düşüyor çöllerini geçtikçe
ay’ın gürültüsü görüntüsünü unutturuyor gökyüzünün
yıldızlar olduğundan daha uzak şimdi, geceler daha karanlık...
ağır ağır ilerliyorum çatlaklarında
şiddetle sarsılıyor dağ, denizler başka denizlere karışıyor
delillerini topluyorum yokuluğunun
ve varlığıma dair bir kanıt arıyorum
giderken bıraktığın bu tozlu çerçevede...

kapı rüzgarla sarsılıyor
tavan arasında kalan onlarca resim konuşmaya başlıyor benimle
bu kadar alışılagelmiş bir duygu değildi oysa hasret
karanlığım günyüzüne çıkartıyor ardında bırakılanı
boy verdiğim her derinlikte parçalanıyor gökyüzü
ve sessizce geçiyorum üzerinden unutulduğum limanların
yüzün içimdeki en büyük kara parçası
 
senden sonra
yitirdiğim bu kesif duyguları zımparalamaya çalışan
bencil bir adama dönüştüm
yalnızca seni düşünüyorum şimdi
yalnızca seni ve bu değişken geceyi
yıldızlar uzaklaşıyor alacakaranlığımdan
bozguna uğratılan, yağmalanan veya saklanan ne varsa
içimdeki tüm eskilerini al, bir daha görüşmemeliyiz
sınırlarında dolaşıyoruz benliğimizin
biz olabilmek için daha kaç yüz eskiteceğiz
 
bu film üzerinde konuşmalıyız demiştin ikimiz için
bunun üzerinde düşünmeliyiz perde kapanana dek
bir filmden önce sınırlı bir şarkıydı aşk ikimizden de öte
bir filmden de öte seyircisiz bir konser niteliğinde
keman yalnız salon yalnız kadeh yalnız
ellerim bu kimsesiz parçanın ezgileri arasında dolaşırken
birden çıkageldin
ve elbette öylece çekip gittikten sonra
nasılsın diyerek geçiştiremezdin bu anlamsız ziyareti
sustun, açılmamış plaklar kaldı ikimizden geriye
 

mehmet gökhan damar

( Ayrılığın Eş Zamanlı Tüm Parçaları başlıklı yazı Gökhan Damar tarafından 4.01.2023 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.