İboç Ve Yuyi Dedesi
Siz İboç'u nereden tanıyacaksınız ki?
Elbette ki tanımazsınız.

Üç sene önce gencecik bir anne -baba kucaklarında mini mini bir nur topunu uzatarak "Dedesi İbrahim'in ezanını okur musunuz ?"demişlerdi. Sağ kulağına ezanı, sol kulağına kameti okuyup"Rabbım bahtını hayır, iman ve kur'an davasına hadim eylesin"derken dede de nereden bilecekti ki birgün arkasından gözyaşı dökecek.

Binbin güçlükle büyümüştü İboç. Hergün hastane kapılarından beri gelmiyordu.Bazan gencecik annesi bazan da babası kucağında getirerek "Dedesi bugün İboç çok hasta ,doktora götürdük, ilaçlarını kullanıyor ama bir de sen okur musun? derlerdi. Dedesi itina ile o yavruyu alır bağrına bastırır, şifa ayetlerini okur Allah'tan şifalar dilerdi.

Derken İbrahim bütün bu hastalıkları yendi.
Yine bir sabah kapı hafifçe tıkladığında bu sefer kapıyı tıklatan İboç'tu."Yuyi dede ben geydim" diyerek apar topar içeriye damlamıştı.
Bayılırdım O'nun Yuyi dede demesine.
Artık o kadar senli benli olmuştuk ki İboç'la sanki evin bir ferdi olmuş beni Yuyi dedesi hanımı da babaaynesi yapmıştı.
Onun gözünde dünyada anne babasından sonra iki kişi vardı. Hatice babaaynesi ve Yuyi dedesi.
Bazan gelir "Yuyi dede, sen anneyi döy, babayı da döy..."
Niçin İbrahim?" dediğim de "Çokça geldiği için bizi rahatsız ettiğini "söylüyorlarmış. Dayanamadım "Bana bakın Yuyi dedeyi torunundan ayırmayın. İboç geldiği zaman değil gelmediği zaman biz rahatsız oluyoruz" diyerek onları rahatlattım.

Artık İboç'a sınır yoktu. Ne zaman uyanırsa hemen kapıyı tıklatıyor, uzun uzun zile basıyordu. Anlardım ki iboç geldi.
Hani altın top derler ya İboç bizim altın topumuz olmuştu artık.
"Yuyi dede beni kumucuna al, beni kucağına al demekti.
Akabalarımı yiydir, ayakkabılarımı giyindir demekti.
Apuy-çupuy vay mı?Yiyecek bir şey var mı demekti.
Ayapalar geliyoy, arabalar geliyor demekti.
Artık İboççayı da sökmeye başlamıştım yavaş yavaş.

Kayınca odası evin salonuydu. İboç'un kayınca odasına gitmesi salondaki bütün minder , yastık ve kırlentlerin koltukların altına tıkılması demekti. Asla oradan çıkaramazdınız O olduğu sürece.Onları düzgünce yerlerine koyarsanız bunun İboç dilindeki manası ", Kötü oyiy, Yuyi dede, kayınca odasını bozma" demekti.

Bazan yaramazlıklarına tahammül edemez "Haydi İbrahim annen sesliyor" dediğimde boynunu büker hiç sesini çıkarmadan kapıyı açarak karşı daireye giderdi. Giderken de tekrar geri gelme işini sağlama almak için"Yine gey emi"? demeyi de ihmal etmezdi. Bu İboççada tekrar geleceğim demekti.. Kafamın şişkinliği geçince iboç'un gelmesini dört gözle beklerdim.

Poytakal topu oynardık O'nunla. Evin salonunda portakalı o bana ben ona atarken "ALLAYUEKBEY" demeyi de öğrenmişti. Yanımda namaza durur , namazdan sonra "duanı ettin mi?" dediğimde o masum çocuk diliyle "Allah'ım Resuy babama ve Yuyi dedeme boy paya ver"diye duasını da yapardı.
Yuyi dedesinin artık rutin işi Her sabah İboç'u kumucuna alıp markete götürmesi idi.Markette beğendiği şeyleri alır -ki bunlar da lolipop, jelibon, meyveli kek, dondurma olurdu. "Hayıylı işley gaydaş" demeyi de ihmal etmezdi tabiiki market sahibine.On adım yürümeden "Yuyi dede beni gumucuna al" der zorla kucağa gelirdi.
Birgün camiye de götürmüştü Yuyi dedesi.O kadar uslu durmuştu ki camide hocaefendi iki tane şekerle ödüllendirmişti.

Artık dede torun, can ciğer olmuştuk.Komşunun çocuğu İboçla Ne kadar yorulsam da İbocu görünce her türlü yorgunluğumu unutuyordum O'nunla konuşup eğlenince.
Benim torunum hiç olmadı. Ben İboç'ta tattım torun sevgisini.
Aman Allah'ım bu ne kadar şirin bir sevgiymiş. "Evlat sevgisinden de üstün derlerdi" de gülüp geçerdim. Meğerse diyenler doğru diyorlarmış.

Beni kınamayınız bugün ağladım. Ne kadar gözyaşlarımı saklasam da inatçı şeyler beni dinlemediler yine aktılar yerlere.
Neden mi İboç gitti.
Gönlümün eğlencesi, sevgimin kaynağı,yüreğimin neşesi gitti.
"Yuyi dede biz yeni eve cidiyoyuz". diyerek.
Zannetim, gönlümden bir parça söküldü.
Sadece kumucuma alıp sarıldım.
Baktım daha dayanamayacağım.
Gözyaşlarımı göstermemek için içeri girdim.
Uzak semtteki yeni evlerine taşınınca uzak kalacak Yuyi dedesi İboç'undan.
Oysa burada yaşantımız İboç'a endekslenmişti.İboç geldi, İboç gitti, şöyle dedi şöyle yaptı diye ben hanıma ,o bana anlatır dururduk.Hanım da amansız hastalığını onunla avunarak unuturdu.Şimdi bilmem nasıl alışacağız İboç'suz hayata?

Ama eminim ki ben ölüp gittiğimde "bir yuyi dedem vardı "diyerek kabrimin başında gelip dua edecektir bana.
Güle güle gidesin iboç.
Yuyi deden seni asla unutmayacak.

Nuri Baş



 
( İboç Ve Yuyi Dedesi başlıklı yazı NURİ BAŞ tarafından 21.12.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.