Gönlümüzün güzelliği, ideallerimiz, düşlerimiz,
beklentilerimiz, saf duygularımız, çabalarımız; maalesef yaşama tam olarak hiçbir
zaman yansımayacaktır. Biz yine de insanî coşku ve heyecanımızın enerjisiyle
yaşama tutunacağız ve yaşatmaktan haz duyacağız.
Çok iyi bir sürücü
olsanız da bir densiz veya dengesiz gelip size sürtüyor işte. İyi bir sanatçı/yazar/şair/düşünür olsanız; kıskançlık,
kısırlık veya fesatlık duyguları ağır basan bir canlı, size çamur atmakla
tatmin olabiliyor. Çok güçlü, tutarlı, dürüst bir demokratsınız diyelim, diğeri
yalan, dolan ve istismarla dümenin başına geçebiliyor. Veya iç çekişmeler,
delege savaşları, lobi ve fraksiyon çatışmaları, sizin tüm bilgi, birikim,
deneyim, umut ve üretme aşkınızı sıfırlayabiliyor.
Siz doğaya
saygınızdan dolayı, bir kibrit çöpünü dahi sokağa atmıyorsunuz fakat diğeri daha
çöpünü nereye atacağını öğrenememiş.
Bazıları da kendini zekâ küpü zanneder. Aklınca yaptığı gerçek dışı kurgularla; “milleti kör, alemi sersem sanır. Oysaki, sokma akıl üç adım gider. Kurnazlıkla zekâyı karıştırır tiksinti katsayınızı artırır.
Dost bildiğiniz birine faydasına bir öneri sunarsınız, “kimsenin aklına ihtiyacım yok” edasıyla
alınganlık gösterir, değersizleştirildiğini zanneder. Görüntüsüne, sözüne,
vaatlerine güvenip dost edindiğiniz;
İçi-dışı bir çıkmaz, “güvendiğiniz dağlara kar yağar.”
İyi niyet ve iyilik duygularınızın istismarı, içten içe yaralar sizi.
Ve siz "aman
kimse kırılmasın" diye kılı kırk yararken, gürültü çıkmasın diye
merdivenlerden dikkatli inerken, hayvanlar aç/susuz kalmasın diye onlara destek
olurken, çiçekler kurumasın diye bir çaba harcarken, muhtaçlar aç kalmasın diye
bir bağışta bulunurken; tüm bunları gereksiz görebilen biri çıkar yolunuza taş
koyabilir. Ve siz ayağınıza takılan taşlara aldırmaz, yolunuza devam edersiniz.
Tam da “Çok şükür
atlattık her şey düzeldi, galiba rahat bir nefes alacağız” diye düşünürsünüz
ki;
doğal bir afet, hastalık, görülmez bir kaza, olağanüstü bir durum, her şeyinizi
kaybetmenize neden olabilir.
Tüm bu olumsuzluklar için; kader mi
dersiniz, beceriksizlik mi, bilgisizlik mi dersiniz, cehalet mi, kıskançlık mı?...
karar sizin.
"Kavanoz dipli
dünya" işte. Ne kadar özen gösterseniz de, bir darbelik saltanatı var.
Kapağını sağlam kapatsanız da ya siz kırarsınız onu; bilerek veya bilmeyerek.
Veya başkası çok görür onu size, tekmeleyerek.