ZEMZEM’E DEĞEN
KADIN ELLERİ:
Zemzem; Mescid-i Harâm’da Hacerülesved’in tam karşısında
Kâbe’ye 19 m. uzaklıkta yer alır. Suya bu isim “bol ve akıcı olma, Cebrâil’in
konuşma sesi, akarken çıkardığı ses, şimşek sesi, nereden geldiği belli olmayan
ses” anlamlarındaki zemzem ile (zemzeme, zemmezem, zümmezim, zemmizem) arasında
bir ilişki kurularak verilmiştir.
İbn Abbas zemzeme “su sesi”
mânasını verir. Kelimenin Farsça’da “atların su içerken çıkardıkları ses”
anlamındaki “zemzeme”den türetildiği de söylenmiştir.
Kur’ân-ı
Kerîm’de yer almayan zemzem kelimesi hadislerde sıkça geçer. Kitâb-ı
Mukaddes’te Hâcer ile oğlunun hikâyesinin anlatıldığı bölümde zikredilen su
kaynağı da (Tekvîn, 16/14; 21/19) Zemzem Kuyusudur. Kuyunun ilk defa Cebrâil
tarafından Hz. Âdem için açılıp tûfandan sonra kaybolduğu, Kâbe’nin inşasından itibaren
ortaya çıktığı veya Âd kavmi zamanına kadar uzanan bir geçmişinin bulunduğu
yolunda rivayetler var.
Zemzem toprak üstünde akan tek
gözeli bir kaynak iken Hz. İbrâhim tarafından kuyu haline getirildi. Mekke’nin
iskânına zemin hazırlayan Zemzem Kuyusu, Hz. İbrâhim ve oğlu İsmâil tarafından
temelleri yükseltilen Kâbe ile bütünleşerek Mescid-i Harâm’ın kutsal sayılan
mekânlarından biri haline geldi. Daha sonra hac ve umre için Mekke’ye gelenler
bu sudan çok yararlandı. Zemzem sadece Mekke Haremi’nin değil Kâbe’nin kuyusu
ve bütünleyicisi olarak görüldü.
Zemzemin bulunuşu İbrâhim
aleyhisselâm zamanına rastlar. Hanımı
Hazreti Hâcer, oğlu Hz. İsmail için su bulmak arzusuyla Safa ile Merve arasında
koşarak gidip gelirken Hz. İsmail’in ayaklarının altından bir su çıktığını
görür. Hz. Hacer annemiz, suyun boşa akmaması için etrafını çevirir ve oğlunun
kana kana içmesini sağlar.
Harun Reşid'in eşi Zübeyde Hatun, Mekke'ye
suyolları döşetir. Kanuni Sultan Süleyman ve Hürrem Sultan'ın kızları Mihrimah
Sultan kemerler yaptırır, yeni suyolları kurar, kuyular açtırır.
Zemzem kuyusu, 4 bin yıldır hiç
kesilmeden, eksilmeden insanları beslemektedir. Zemzemin Müslümanlarla
buluşmasında üç kadının hizmeti var.
Hâcer validemiz suyu bulur, Abbasi Hükümdarı
Harun Reşid'in eşi Zübeyde Hatun, Miladi 780 yılında 40 km uzunluğunda kendi
adıyla anılan bir suyolu yaptırır, Kanuni Sultan Süleyman ve Hürrem Sultan'ın
kızları Mihrimah Sultan, Mimar Sinan'a bu suyolunu tamir ettirir ve "Mekke
Su Yolu"nu yaptırır.
Sonra gelen Osmanlı padişahları
da bu hizmete yenilerini dahil eder. Harun Reşid'in hanımı Zübeyde Hatun saliha
bir kadındır. Gördüğü garip bir rüyanın güzel bir yorumu üzerine Mekke-i Mükerreme’ye
Huneyn tarafından su getirtir. Mekke'den Arafat'a kadar su kanalları döşetir.
Müzdelife yoluyla ulaşan su, mukaddes beldedeki çeşmelerden akar. Sultan, hacca
gelen misafirlerin su ihtiyacını karşılamak için yüzbin altın harcar. Zübeyde
Hatun, bunun yanı sıra han, hamam, imarethane ve şifahane gibi daha pek çok
hayır müessesesi inşa ettirir.
Osmanlı devrinde başta saray
hanımları olmak üzere, vezirlerin, valilerin ve imkân sahibi zenginlerin
hanımları ellerinde mülk olarak bulunan malları vakıflaştırır, nakit
servetleriyle hayır hasenata koşar. Kanuni'nin sevgili kızları Mihrimah Sultan
da (1522-1574) Peygamberimizin şefaatini
kazanma için kendi adına kurduğu vakıfla, mukaddes topraklarda hizmet yapar.
"Ayn-ı Zübeyde" suyolu 1560'lardan sonra sel ve kum fırtınaları
sebebiyle kullanılamaz hale gelir.
Devrin Mekke şerifi, Dersaadet'e
gönderdiği bir raporla suyollarının tamir edilmesini talep eder. Bunun üzerine
Kanunî, Mekke Kadısı Abdülkadir İbn-i Ali Mağribî ve Cidde mutasarrıfı
Hayreddin Bey'in de dâhil olduğu bir heyeti onarım harcamalarını tespit için
görevlendirir. Kadı efendi suyollarının canlandırılması bu sıkıntının kesin
olarak çözülmesi ve yapılacak yeni kanalların inşası için 30 bin altın (bugünkü
rakamla 15 milyon TL civarı) gerektiği tarzında bir rapor hazırlayarak padişaha
arz eder. Bunun üzerine Mihrimah Sultan, devlet bütçesine yük getirmeden, söz konusu
paranın iki katına yakın (50 bin altın) bir kaynak hazırlar. Mısır eski
defterdarı İbrahim Bey, sultandan aldığı emirle Arafat'ta şantiyeyi kurar. 400
kadar mühendis, usta ve amele ile faaliyete geçtiyse de iş genişler ve
çalışanların sayısı kısa zamanda bini aşar. 1563'te başlayan çalışmalar, 1573'e
kadar aralıksız 10 yıl devam eder. 1568'de inşa için daha evvel Mısır'dan getirilmiş
olan ham demir ve çelik kafî gelmeyince İstanbul'dan takviye yapılır. 1573'te
onarımın bitmesi üzerine Müftü el-Hüseynî tarafından bir açılış merasimi
düzenlenir ve Devlet-i Osmaniye'ye dualar edilir. Arafat'la Mekke arasındaki
kayalık tepeler delinerek su, şehrin merkezine getirilir. Yapılan bu
çalışmaların ardından Mekke'ye ulaştırılan ve başka kaynakların da eklenmesiyle
daha da çoğalan su, şehrin her mahallesine çeşmeler vasıtasıyla ulaştırılır.
Böylece bu hizmet sadece bir yenileme değil aynı zamanda "Ayn-ı Zübeyde’yi
ihya ve geliştirme faaliyeti olur. Çünkü Zübeyde Hatun'un inşa ettirdiği
suyolu, sadece Arafat'a kadar getirilmiş, mahallelere ulaştırılamamıştır.
Osmanlıların tamir edip yeniden
kullanıma hazır hale getirdiği o kanallar ve çeşmeler, yakın zamana kadar
milyonlarca insanın ihtiyaçlarını gideriyordu.