ruhumuzu şer ile şerh ettik
imkanın en dar kapısında oturup
esir kentlerin mahpusları gibi
puslu sokaklara serpildik fırtınalı akşamlarda
göz kapaklarımıza kan damladı
her karanlıkta yağmurlar büyüttü acılarımızı
her solukta biraz daha savaş
biraz daha şiddet
biraz daha kin
biraz daha vahşet
biraz daha..
biraz daha...
biz hayatı yitirdik
leylalar leyli renklere bağlar oldu zülüflerini
hayal içinde öldük
hayali tahallus eden şairler gibi
kirpiklerimizin arasından
eski zaman sevdalarını damıtırken
hayali hayatlar sürüp gittik
silinmiş boş kağıtlara döndü şimdi hayat
lale zarlarımızda ayrıklar bitti
birikimlerimiz ağıt sütunlarında kırıldı
yontulmuş mermerlerimiz damar damar çatladı
zümrüdü ankanın kanatlarından
kavruk baharlara döküldü safirlerimiz
geçmiş zaman olur ki
hayalı cihan değer derlerdi
heyhat... hayal meyal şeylermiş
hayali yükler bükmede şimdi belimizi
heyecanımızı yitirdik
tımarsız, kaşağısız, pusatsız bıraktık küheylanlarımızı
kılıçsız, kargısız, cevşensiz koyduk süvarileri
gizli sevdalara çaldırdık ruhlarımızı
süfli arzuların ateşi sıçradı üzerimize
kevn ü fesadda anılmamacasına
yıktık eski ahitlerimizi
yeni ahitlerimizi
ahdimiz asr üzerineydi hani
kaybettik asırlarımızı
dönüş biletini giderken yırtmıştık hani
kutsal vadilerde nalınlarımızı ayağımızda unutmuştuk
parlayan yıldızlarımızdan
beyhude düşler düştü bahtımıza şimdi
son perdesiyle birlikte
elif ve lam ve kaf da karardı
kelamlarımızda yorulan harfler
la kılığında yağdı dünyamıza
efsunlu sözlerle dolu ruhlarımız
gizi çözen gecelerimiz
geceyi düğümleyen gizlerde gizlendi
gecelerimizi yitirdik
münzevi akitlerde eklemledik ahlarımızı birbirine
düşlere karışan hayatımızı zincir yaptık
huzurun ak sayfalarına
deruni sağanaklardan kan revan acılar gönderdik
hep yitik sevdalara döndü mersiyelerimiz
ağladık günler boyu
ağlayacağız aylar ve yıllar yılı
ah vefa ah
o en eski yitiğimizdin sen
senden ötesi hayal
başkısı yok
cefadan öte hayat yok bize
redfer