Mükemmeliyetçi ruhumdaki durgun rüzgâr ve muadilim iken hüznün dahi söylemde hafif kaldığı ve beni hafife alan sözde büyük ve yüce insan meclisi.

Efkârım bir yitim mi?

Yoksa öfke midir insanları bozguna uğratan?

Ya, ben haddinden fazla sakin olsam bile öfke midir sırasını bekleyen?

İklimlerden yalnızlık, baba ve senin vefa dolu yüreğinden nemalandıklarım.

Bir hiç olmaya meylettiğim bana ve ben senin o gül kızın sözcüklerin sarmalında hidayetin tınısı ve tanısı ile Allah yolundan sapmayan.

Gönül ister miydi söyle, baba gönül ister miydi?

Yorgun bedenim ve yâd edilesi mazim:

Sahi, mazimde saklı olduğum kadar dünde kalan her parçamla ben sahiden bu dünyada mutluluğu tattım mı?

Dipçiği değil mi yüreğin?

Ah, baba, sefasını sürüyorum ben cefanın ve cürümlerde saklı gölgelerden uzağa kaçsam da gölge ediyorlar.

Misliyle kızgın ve kırgınım belki de en çok sana çünkü ben aile olmanın güzelliği ile büyüdüm ve sevmeyi ailemde öğrendim ve ailemin nerede olduğunu an itibari ile bilmiyorum.

Sözcüklerim var, baba ve hepsi kanamalı.

Sözcüklerim var, baba senin bilmediğin ve senin okumadığın binlerce şiir ve yazım var ve hikâyem.

Yazdığım romanlar var sakladığım.

Tuttuğum günlüğüm var.

Tuttum da sözümü ben bana:

Hep de alnımın akıyla ve namusumla yaşadım zaten başıma gelen de hep bu yüzden gelmedi mi?

Namus baskısı ile geçen ömrü sanki ben bilmiyordum namusumu korumayı ve bıçkın rüzgâr ve üstümdeki baskı.

Ne olurdu sanki günde on dakika fazla vakit geçirseydim arkadaşlarımla?

Gitmediğim doğum günü kutlamaları ve kıtlama yaptığım binlerce duygu.

Ne düştüm ne düşkündüm zaaflara zaten ben çocuk yaşımda öldürmüştüm nefsimi ve sen bunu bile anlamadın.

Olan şeyler var: Yaratan ile aramda kalan.

Azıcık demleniyorum azıcık dertleniyorum ve dostlarımla ucundan bucağından paylaşıyorum ama yetmiyor derdimi çözmeye.

Çömez bir mahlûkat mıyım sahi insanlığın ritminde ve insanlığın yitiminde tevekkül yüklendiğim kadar da tebessüm etmemin önünün kesildiği…

Senden ümidi kesmeli miyim sahi yoksa sen misin hala benden bir şey bekleyen ve bize bıraktıkların ve benim sahiplendiğim…

Adımla sanımla yaşar yazarken somurtan gölgelere bakıyorum da ve inan ki suçlanıyorum baba aralıksız öyle ki senin suç tespitlerinde bulunduğun o diktatör havan bile bunların yanında hafif kalır.

Emin olmadığın insanlar vardı baba ve sen haklıymışsın ve ben en yakınlarımın gerçek yüzünü şu son yüz günde tanıdım.

Yüz bulmayan kim varsa benden ve ben ar bildiğim kadar arz ettiğimle yetinip talep dahi etmediklerim.

Çıfıt çarşısı imiş insan izlekleri.

Ve paraya tapanlar ve nefsine ve şehveti aşk sananlar.

Saygım kalmadı artık yüzüme bakıp da arkamdan söylenenlere.

Söylenceler, değil mi baba?

Söylenmedik ne mi kaldı?

Ölümüm bekleyen kimse ya da annemin uzağında geçen bu zor zamanlardan nasiplendiğim kadar da beni daha da çok zora sokanlar.

Sana tanıştırmak asla istemediğim biri var, misal:

Ne adını anarım ne de insan diye yüzüne bakarım.

Ah, baba, sözcüklerim kanamalı ve ateş içinde yanmakta.

İlahi Ateşin sıcaklığı ile eriyor yüreğimin buzulları.

Kocaman bir buz dağı dünden güne gelen ve günümü zehir eden.

Bunca baskıyı hak ettim mi sahi ve sen gittikten sonra her şeyi daha da zora soktu insanlar ve şimdilerde meydanı boş bulan kim varsa at koşturuyor.

Dizginleyemedikleri arzuları ve istekleri dur durak bilmiyor ve taptıkları o kör nokta yok mu elbet paranın ve maddiyatın gücüne tapındıkları kadar aşkı da kirleten nice insan.

Çok yakınımda.

Aslında çok uzakta.

Tuzağa düşen miyim yoksa izafi bir rotada kaybolanların peşini toplayacak olan mıyım?

Senden arda kalanlar.

Benden geriye ne kalacak sahi?

Bazı zihniyetlerin yok saydığı ve aşağıladıkları yazılarım mı yoksa adımı kirletmeye çalışanların daha ne kadar hırslarından dolayı acı çekeceğim?

Çekmecem tıklım tıklım baba.

Rivayet belki de mutluluk ve riayet ettiğim kadar katı kanunlara kurallara sirayet eden her yeni günde acılarım daha da çok katlanmakta ve inan bana dayanacak gücüm kalmadı, baba.

Hayatım dahi tehlikede desem ve sana fısıldasam mı beni kimlerin tehdit ettiğini.

Sözcüklerim var, baba çok derdest ve yerle yeksan olmuş ruhum delice kıvranan bedenim ve belleğim yüreğimse çoktan çöpe atıldı ki.

Sevgiyi öğütleyen kim varsa ve kim varsa delice sevdiğim bir ömür nice insan…

Aşkın asaleti susan ve sönen.

Aşk iken şiarım.

Aşkın değer kaybettiği ve aşkı sadece iki cins arasındaki çekim bilenler.

Çekecekleri var elinden Yaratanın çünkü aşk asla hafife alınmamalı ve kutsandığı kadar güzellikler aşk başlığında yaşananlar asla paraya endeksli olmamalı.

Ah, aptal kafam asla paraya önem vermeyen ve kimlik kavgamı ve arayışımı ve öğrenci ruhumu önde tutup kendini evrene ve bilgiye adayan sefil ben:

Hayallerim uğruna ve ideallerim ve bir ömürlük çabam ve çırpınışım.

Sevincim yarıda kaldı mı sil baştan başladığım.

Mutluluğu inançta ve sevgide arayan bendeniz.

İnsan ilişkilerinde dürüstlüğe yer veren asla yalan konuşmayan ben yine ve yalanlarla uyutulduğum bir ömür hele ki şimdilerde…

Aldığım darbelerin üzerine hala kat çıkabildiğim.

Komik, değil mi?

Bir enkaz olmama rağmen hala da ayaktayım dimdik ve Allah aşkı ile demleniyorum.

Derdime vakıf sadece Yaratan ve biliyorum da çözümün sadece O’nda olduğunu ve bekliyorum.

Ya, sen neyi bekliyorsun baba?

Üstüne titrediğin kızına kavuşmayı mı?

İyi de ben daha ne gördüm şu hayatta acıdan ve dost kazıklarından başka çok şey de gördüm hani:

Öğrencilerim oldu sevdiğim ve tarafınca sevildiğim ama kör olasıca kurallar yüzünden devamı gelmedi.

Sevdiğim işlerim oldu ve mesleklerim ve okullarım ve öğretmenlerim ve arkadaşlarım ve hepsi dünde kaldı lakin ara ara girerler rüyama ve en azından rüyalarımda mutluyum ben.

Sevecen yüreğimdeki yangınsa git gide büyümekte.

Daha gelemem yanına sen de ben de çok istesek de çünkü yapmam gereken çok şey var.

Öncelikle idame ettirip hayatımı rotamı yeniden çizeceğime dair bir hayalim var misal.

Bir de özlem duyduğum sevdiklerime yeniden kavuşmak adına ve bilsem de kendimi kandırdığımı çabalıyorum daha da çok çabalayacağım.

Rengim beyaz ve pembe.

Ve hiç olmadığım kadar namus baskısıyla büyütülmüşken ve namus başlığı altında insan aralıksız biteviye sorgulanırken bense aşkla yazar aşka âşıkken kim bilir neler diyor insanlar aşka her şerh düştüğümde?

Ulaşılmaza âşık olduğumu söylesem peki…

Baba, ben senin hala o masum küçük kızınım aldığım yara ve darbelere rağmen hala masumiyetimi ve umudumu ve adımı ve soy ağacımı korur ve yaşatırken sakın ola gelmemi isteme aslında ben de çok istiyorum bir an evvel Rabbime ve sana kavuşmayı ama bu dünyada yarım kalan görevlerim ve işlerim var.

Bekle beni baba tıpkı benim yarınları umutla beklediğim gibi…

Seni çok seviyorum.

 

 

 

Kızın Gülüm: hani ismimi koyan babamın ilk göz ağrısı ve de asla sönmeyecek iken bu sevginin yangını.

 

GÜLÜM…


( Bekle Beni Baba Tıpkı Benim Yarınları Umutla Beklediğim Gibi... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 9.12.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.