1978 Yılında Tarih Öğretmeni olarak göreve başladığım Manavgat İmam-Hatip Lisesinde beş sene görev yaptıktan sonra Devlet Baba ‘’ Haydi git biraz da Doğu’yu gör, oralarda görev yap.’’ Dedi ve o zamanki uygulama adıyla ‘’Rotasyon’’ uygulaması ile bendenizi Batman Lisesi’ne Tarih Öğretmeni olarak tayin etti.
Benimle birlikte tayinleri çıkan ve bu rotasyon olayından önce ‘’ Bayrağımın dalgalandığı her yerde seve seve görev yaparım.’’ Diyen kahraman(!) arkadaşlarım, Batman ve benzeri Doğu illerinde Türk bayrağı dalgalanmıyor olmalı ki aşağı yukarı her biri, eşlerine bir dükkan açıp eş durumundan tayin durdururken ben, mecburi hizmet üç sene olduğu halde üç de kendim ekleyip altı sene görev yaptım Batman’da.
Daha sonra tayinim Kocaeli iline çıktı. Devlet Baba, beni .......... Lisesine göndermişti. ( Kimseyle bir husumetim olmadığı için bu okulun adını yazmıyorum
.......... Lisesine vardım. Evrakları okul müdürüne uzattım. Adam şöyle bir baktı sonra yardımcısı ile yaptığı konuşmaya kaldığı yerden devam etti.
-Yahu Kardeşim ! Burası .......... Lisesi. Diyarbakır’dan Allah’ın kırosu bir herifi Matematik öğretmeni olarak buraya gönderiyorlar. Önüne geleni buraya gönderiyorlar.
Sonra bana döndü:
-Hocam ! Bu okulda görev yapmak zordur. Mesela İnkılap Tarihi dersinde ‘’Vilsın İlkeleri’’ değil de ‘’Vilson İlkeleri’’ derseniz üstünüze güler bizim çocuklar.
Ben daha ağzımı açıp ‘’ Hocam! Batman’dan geldiğim ve memleketim Kars olduğu için sen bana Kıro mu demeye çalışıyorsun?’’ Diye sormadan daha önce çağırdığı ‘’ Bizim Çocuklar’’ yani okulun öğrencilerinden bir kaçı da geldi odaya. Çocuklar disiplin suçu işlemişlerdi. İşledikleri suç ise kızlar tuvaletinin duvarına delik açıp erkekler tuvaletinden kızları dikiz etmekti.
Müdür, biri hariç diğer öğrencileri sepetledi. Odasında tuttuğu gammaz ise duvarı kimlerin deldiğini tek tek öttü ve kendisi de olayın içinde olduğu halde ‘’İtirafçı’’ olduğu için cezadan yırtarak paçayı sıyırdı. ( Oysa ben olsam arkadaşlarını gammazladığı için en fazla cezayı o öğrenciye verirdim ki öğretmenlik hayatım boyunca arkadaşın arkadaşı gammazlaması her zaman en kızdığım ve ağır ceza verdiğim konu olmuştur. )
‘’Eyvah’’ dedim. Ben böyle bir yerde ya cinayet işlerdim ya cinayete kurban giderdim.
Müdür tekrar bana dönüp ‘’ Hocam ! Kadronuz bizde olmak üzere sizi Akmeşe Yatılı İlköğretim Bölge Okulunda görevlendirdi İl Milli Eğitim Müdürlüğü.’’ Demez mi? Akmeşe neresi bilmem, yatılı okul nedir bilmem, bir ilköğretim okulunda çalışmak nasıl bir şeydir haberim yok, Akmeşe’de beni nelerin beklediğini bilmiyorum, her gün Körfez(Yarımca) ilçesinden ( Orada ikamet ediyoruz. ) Akmeşe’ye, kaç vasıtayla, nasıl gidilir hiç bir fikrim yok... Öyle olduğu halde nasıl bir ‘’ Ya Rabbi Şükür!’’ Çekmişsem müdür afalladı. ‘’ Hayırdır hocam. Çok sevindiniz?’’ Dedi. Artık cevabı patlatmanın zamanıydı ‘’ Şey hocam... Rahat rahat ‘’Vilson’’ diyebileceğim bir yere gidiyor olmanın mutluluğu... Biz alışık değiliz ‘’Vilsın’’ demeye. Mazur görün.’’
Daha sonraları o müdürü, İl Milli Eğititim Müdürlüğünde bir Şube Müdürünün makam koltuğunda otururken görünce ( Şube Müdürü ise misafir koltuğunda oturuyordu.) benim geçici görevin kimin marifeti olduğunu da anlamış oldum ve beladan uzak durmak adına bir dilekçe vererek benim geçici görevi kalıcı görev haline getirttim. Artık Akmeşe Yatılı İlköğretim Bölge okulunun kadrolu Sosyal Bilgiler Öğretmeniydim.
Derken efendim, Akmeşe’de ilk eğitim- öğretim yılımızı kazasız belasız sona erdirdik.( Arada bir mide ameliyatını saymazsak tabii ki. ) Ben daha önce Lise Öğretmenliği yaptığım için alışmışım tabii ki öğrenciler tatile girdikten sonra ense yapmaya. Yani bir iki ikmal ( bütünleme de denirdi ) sınavı dışında bizim tatiller de başlardı aslında. Bu okulda da öyle olacak sanıyorum.
Sene sonu öğretmenler kurulu toplantısı yapılıyor.
Her zaman olduğu gibi kurulların değişmez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez kurul yazmanı olarak tutanağı ben yazacağım yine. Eh artık ezberlediğim için başlıyorum yazmaya, daha müdür bey ağzını açmadan.
‘’Akmeşe Yatılı ilköğretim Bölge Okulu 1989-1990 Öğretim Yılı 2. Dönem Sonu Öğretmenler Kurulu Tutanağıdır.
Görüşülecek Gündem Maddeleri:
1- Açılış ve Yoklama
2- En son denetim raporunun okunması ve değerlendirilmesi
3- 1739 Sayılı Milli Eğitim Temel Kanunun okunması ve açıklanması ( O kanunu adeta ezberlemiştik. Kanunda anlaşılmayacak bir şey de yoktu ama yine de her kurulda okumamız ve anlaşılmayan maddelerin okul müdürünce açıklanması istenirdi. Tabii ki saatler sürecek böyle bir okuma ve açıklama hiç bir okulun hiç bir kurulunda yapılmaz, tutanağa ‘’ okundu- açıklandı.’’ Yazılırdı ve bunu müfettişler de bilirdi ama yine de bu madde kurulların değişmeyen gündem maddesiydi. )
4- Gündem Maddelerinin belirlenmesi.
5- Öğrenci başarı ve başarısızlıklarının tespiti ve bu konudaki görüşler.
6- Eğitsel Kol Faaliyet raporlarının okunması ve değerlendirilmesi
Daha pek çok madde... Son olarak da ‘’ Dilek ve temenniler.’’
Tonton ve babacan ama kızdığı zaman bir fırtınaya da dönüşebilen okul müdürümüz Necati Bey şöyle bir baktı yazdıklarıma:
-Çok güzel Sami Bey. Sizi kurul yazmanı seçmekle ne kadar isabetli davrandığımı şimdi daha iyi anlıyorum. Helal olsun. Ben daha ağzımı açmadan siz en azından görüşülecek maddeleri yazmışsınız.
Sırtı okşanan bir kedi gibi kabarıyorum bu iltifat karşısında tabii ki.
-Ama Sami Bey, bir madde daha ilave edeceğiz bu gündeme
Ben tam dilimin ucuna gelmiş olan ‘’ Yahu ne maddesi? Tüm görüşülecek maddeleri yazdım işte. Durup durup madde icat etme.’’ demeye hazırlanıyordum ki devam etti:
- Yazın hocam ! Madde 24- Seminer Konuları...
-Seminer Konuları mı? O da ne ki?
-Siz dediğimi yazın 24. Maddeyi görüşürken anlayacaksınız ne olduğunu.
Ulan arkadaş anlamayacak ne var ki? Belli ki bazı konularda seminer vereceğiz. İyi de kime? Okullar tatil olduğuna göre öğrencilere değil. Öğretmenlere desem? Yahu şimdi burada saçlarını bu meslekte ağartmış Doğan Bey var, Sakine Hanım var, Melek Hanım var, Ali Altıntaş var, ( O zaman müdür yardımcısı daha sonra müdür.) Münür Bey var.( O da Müdür Yardımcısı) Saçı resmen bembeyaz olan Yüksel Hanım var... Var da var... Onlara seminer vermek kimin ne haddine? Ayıp olmaz mı? Eee o zaman bu semineri Akmeşe Köyü Halkına mı vereceğiz? Hay Allah’ım ya... Bu seminer de nereden çıktı şimdi?
Nereden çıktığı nasıl bir şey olduğu gelecek bölümde inşallah.
Bu bölümde fotoğraf yok. Onun yerine aşağıdaki videoyu dinleyebilirsiniz. Benim çok hoşuma gitti https://www.youtube.com/watch?v=VWb_1dxlyqI&ab_channel=ENGELS%C4%B0ZKOCAEL%C4%B0%C4%B0%C3%87%C4%B0N%C3
( Seminer -1. Bölüm- başlıklı yazı Sami Biber tarafından 1.12.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.