Düşsel bir iklimdin sen, acılarla yüreği ihya eden bir yalan gibi.

Yalansız riyasız yaşadığımın mealidir yazdıklarım ve yaşanası mutluluğa namzet ki af etsin Rabbim zulme zalime isyanımı.

Gönlüm bir kubbedir mevsimse kıblem aşkla erdiğim nihayet hidayet öncesi haiz olduğum şu hüzün.

Bir ırmakta yıkandım ben: nurla ve huzurla sınandığım kadar sığındım Mevla’ma ve aşka hürmeten delik deşik olsa da cübbem üstelik ne gelir elden bir o kadar aciz iken cüssem.

Kaderin ikramı ve idame ettiğim hayatın da belli ki devamı olacak acılardan aldığım pay ile ve de zalim mazlumu paylarken bilmez de Rabbin tecelli edip mazlumu teselli edeceğini.

Hayat bir ibaresi kaderin.

Kaderse yaralı yüreğin kederi ile büyüyen bir acı bazen coşku ve inancın meali olup bitenler…

Surelerde saklıyım.

Sureti kati yasta olsam da aldığım yaş kadar yaşlarımla aştığım taştığım bentler ve ısrarla sona ve Rabbime yaklaştığım.

İtildiğim kadar cihanda itiraz etmediğim kadar insanlara ve Rabbin verdiği akıl ötesinde haizi olduğum vicdandır kıblem ve buklesi hüznün berhudar ol hayat, dercesine.

Rengi de rakımı da yok işte hüznün ve muhalif iklimde saklı resmim.

Ucu yırtık ve de.

Kalbin kalan külünde doğan gün gibi gün yüzü görmenin ihmali ihtimali.

Aşka eren.

Aşkla yeşeren ve yaşaran.

Huda’nın esintisi kıblemden eksik olmayan.

Bir coğrafya ki ömür.

Bir de cereyan eden ihtimaller.

İmkansızı imkan dâhilinde sunacaktır illa ki kader ve hüzne biat bir günden arda kalan son zerre ve esaretim sonlanmazken hayata cesaret bulup da yolumdan dönmediğim.

Ne hikmetse artık ve neye delalet kim bilir yalnızlığım?

Bir ikram saklı mademki gönülde ve işte peyda olan gecenin daveti.

Huşu içinde yaşamanın ötesi huzurun divane gönle eşlik ettiği.

Muteber olanla makbul olan ve münazarası gönlün yürekten sarkan bir el gibi yürekten yüreğe kurulan o köprü.

İdamesi isteniyor madem acının o halde içimi açmadığım kadar da açıkta ve rüzgârda kaldığıma delalettir yaşadıklarım ve de madem bir bilen var, başım gözüm üstüne.

Yaşamanın güncesi ve yaşatılanın ibaresi.

Sükûnet dilenip zulme davetiye çıkaran iblisin nedamet yüklü öfkesi.

Hizaya da gelecektir elbet beşer nasıl şaştıysa şaşı bir iklimden arda kalan son damla varsa yoksa yağacak rahmet öncesi vuku bulan umudun da bitimsiz nuru ile sefasını sürmek de değil hayatın çekilesi cefadan arda kalan bir ölümlü beden ki ruhun aşkla hüznü tavaf ettiği nasıl da aşikâr aşina olduğumuz kadar acı yüklü vedalara.

 


( Gecenin Daveti... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 28.11.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.