Bir dosttan ibretlik anı: “Hakkını, haddini, hududunu
bilmek”
On beş yıl kadar
oldu. Okuldan bir arkadaşımı ziyaret etmiştim. Neşe, hüzün karışımı bir
muhabbetten sonra ticari işlerinin nasıl olduğunu sordum.
Normalde eğitimini aldığı mesleği icra etmeyerek, ticaret
yapmayı tercih etmişti. Belirlediği sektörün ürün çeşitlerini, hem mağazasında
pazarlıyor hem de aracına yükleyerek; civar il, ilçe ve köylere kadar
ulaştırarak aktif satış yapıyordu.
Karşılaştığı bir
olay, bardağı taşıran son damla olmuş ve çalışma alanını değiştirmeye karar
vermiş.
Merak edip sorunca "anlatayım' dedi: "Zaten
rekabet ve sektörel sorunlar yüzünden verimliliğimiz düşmüştü. Yeni bir Pazar potansiyeli
arayışıyla, herkesin ulaşmakta zorlandığı köylere kadar gidiyordum. Yine böyle
bir iş seyahatimde, uzak bir köye ulaştım. Yakıt tüketiyoruz, aracımız eskiyor
ve yoğun bir emek harcıyoruz.
Köydeki esnafa
tüm ürünlerimi sergiledim, tek tek tanıttım. İskontolu fiyatlarımı da sundum.
Bunları dinledikten sonra, belirttiğim fiyatların yarısına razı olacağını
söyledi. Ben şaşkınlığımı gizlemeyerek, kabul edemeyeceğimi ilettim. Çünkü
benim alış fiyatımın bile altında bir teklifti bu. İlave işletme maliyetlerini
de eklerseniz bunun adı ticaret olmaz. Hatta üreticinin maliyetinin altında bir
fiyatı.
Neden böyle bir öneri yaptığını sordum. Cevap olarak ne
dedi biliyor musun:
"Mademki, aracınla buraya kadar gelme gereği duydun,
burada benim fiyat teklifim geçer"
Bu zihniyet
karşısında, ne cevap verirsem vereyim, bir şeyin değişmeyeceğine kanaat
getirdim. Kendisine hayırlı işler dileyip ayrıldım. Bu ürünleri, kent merkezine
gidip alsa, teklif ettiğim fiyata mal etmesi mümkün değildi. "Aldatılıyoruz
galiba" algısı, insanları mantıksızlık ve insafsızlığa sevk etmişti.
Bundan dolayıdır ki, o satıcı ayağına kadar gelen hizmet fırsatını kaçırmıştı.
İşte bundan
dolayıdır ki, bu arkadaşım bu sektörde çalışmaktan var geçmişti. Evet sonuna
kadar haklıydı.
Sanayi ve ticaretle uğraşıyorsanız; bir hayır kurumu gibi
davranamazsınız. Bu durum kabul edilebilir, sürdürülebilir olmaz. Kazancınızdan
elbette, ihtiyaç sahiplerine bağışta bulunabilirsiniz.
Şöyle durup
düşündüğümüz zaman; sözde kurnazlık, aptallık, fırsatçılık, görgüsüzlük ve
istismar, nice güzelliklerin önünü kapatıyor değil mi?
İster ticaret olsun isterse bilim, siyaset veya diyanet;
şüphe, istismar, ayrımcılık, kurnazlık ve tepeden bakma, tüm yerleşik düzen,
güven, sevgi ve diğer değerleri kökten sarsıyor.
Hakkını,
haddini, ödevini ve sorumluluğunu bilenlere selam olsun.
Samsun, 19.11.2022
Ali Rıza Malkoç
arm.web.tr